Wednesday, June 30, 2021

Bilal Erdoğan'a bir vergiden muafiyet daha

 Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu İnsan ve İrfan Vakfı, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla vergiden muaf tutuldu. Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu ve vergiden muaf tutulan vakıfların sayısı yediye yükseldi.


AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki vakfa daha vergi muafiyeti hakkı tanıdı. Vergiden muaf tutulan vakıflardan birinin yöneticisi Bilal Erdoğan diğerinin ise eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın eşi Nezahat Berna Yılmaz çıktı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın yayımladığı “Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıfların Listesi’ne” iki yeni vakıf daha eklendi. Listede yer alan bilgilere göre, 2 Haziran’da eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın eşi Nezahat Berna Yılmaz’ın yöneticisi olduğu Engelsiz Eğitim Vakfı, 21 Nisan tarihinde de Bilal Erdoğan'ın yöneticisi olduğu İnsan ve İrfan Vakfı, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla vergiden muaf tutuldu.

İnsan ve İrfan Vakfı’nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre, vakfın Mütevelli Heyeti Başkanı, televizyon programcısı da olan İlahiyatçı Fatih Çıtlak. Öte yandan Fatih Çıtlak aynı zamanda da Bilal Erdoğan'ın eşinin dayısı.

Artan insan hakları ihlalleri nedeniyle Türkiye'ye ardı ardına kınamalar !

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, benzer iki davada mahkûm edilmesinin ardından mahkemenin iki hafta içinde Türk makamlarına karşı açtığı ikinci benzer eylemde, 2016 darbe girişiminin ardından Türkiye'yi bir yargıcı gözaltına aldığı için bir kez daha kınadı.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, “Tarjan'ın tutukluluğuna.Hukuki prosedürlere uygun olarak yapılmadı” diyerek, “İhlal ettiğinden şüphelenmek için makul bir sebep yok” dedi.


Bu, Avrupa Mahkemesi'nin Türkiye aleyhine, yetkililere karşı olduklarını ifade eden bir görevli ve bir öğrenciye karşı ifade özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle iki mahkûmiyet kararı vermesinden yaklaşık iki hafta sonra geldi.


Son aylarda Türkiye, özellikle 2016 darbe girişiminden sonra işlenen insan hakları ihlalleri nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından birkaç kez kınandı ve ardından ordu, yargı, medya ve STK'larda büyük bir tasfiye yapıldı.

Tuesday, June 29, 2021

İspanyol gazetesi El Pais: Yeni kokain rotası Türkiye’den geçiyor

 İspanyol gazetesi El Pais, Latin Amerika’daki uyuşturucu kartellerinin Türkiye’deki mafyayla ilişkilerini yazdı. Makalede, Latin Amerika ile Avrupa ve Ortadoğu arasındaki ‘yeni kokain rotasının’ Türkiye’den geçtiğine dikkat çekildi.

İspanyol gazetesi El Pais, Latin Amerika'daki uyuşturucu kartellerinin Türkiye'deki mafyayla ilişkilerini yazdı. Makalede, “Yeni kokain rotası Türkiye üzerinden geçiyor” başlığı kullanıldı.


İspanya'nın saygın gazetelerinden El Pais, Latin Amerika ile Avrupa ve Ortadoğu arasındaki “yeni kokain rotasının” Türkiye'den geçtiğini öne sürdü. Gazetenin “Yeni kokain rotası Türkiye üzerinden geçiyor” başlıklı haberinde, “Türk mafyaları, Galiçya'da Sito Miñanco veya Meksika karteli Sinaloa ile ittifaklar kurarak, bu uyuşturucunun Avrupa ve Ortadoğu'da dağıtımında ağırlık kazandı” denildi. Haberde, Türkiye'de kullanımının düşük olmasına rağmen son dönemde düzenli olarak yüksek miktarlarda kokainin yakalanmasının da, “yeni rota”nın göstergesi olduğu savunuldu.


Bazı uzman görüşlerine de yer verilen haberde, Sinaloa kartelinin Türkiye'yle “yasadışı gelirini aklayacak bir yer olarak” ilgilendiği öne sürüldü. New York'taki Columbia Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan ve organize suçla mücadelede kurumlar ile hükümetlere danışmanlık yapan Edgardo Buscaglia, “Sinaloa, işlerini her suç türünde çeşitlendiren birçok uluslu şirket haline gelmiş durumda. Türkiye onlar için düşük maliyetli bir ülkeyi temsil ediyor çünkü önemli bir bölgesel ekonomi, Avrupa'yla yakından bağlantılı, aynı zamanda sermayeye aç ve kara para kontrolleri zayıf” dedi.

Cumhurbaşkanlığı'ndan Danıştay'a "İstanbul Sözleşmesi" savunması: Çekilme kararı cumhurbaşkanının yetkisinde

Savunmada, "Yürütme organı başka devletlerle veya uluslararası kuruluşlarla olan ilişkileri çerçevesinde yaptığı işlemlerde yargı denetimi dışındadır" denildi


Cumhurbaşkanlığı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına ilişkin Danıştay’a savunma gönderdi.

7 sayfalık savunmada, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali istemiyle açılan davaların “haksız ve hukuki dayanaktan yoksun” olduğu gerekçesiyle reddi istendi.

Habertürk'ten Fevzi Çakır'ın haberine göre; sözleşmeden çekilme kararının münhasıran cumhurbaşkanın yetkisine tabi olması nedeniyle yargı denetimi dışında olduğuna belirtildi. Sözleşmenin Cumhurbaşkanlığı kararı ile feshedilmesinde Anayasa aykırılık bulunmadığı vurgulandı. Yine sözleşmeden çekilme kararının, “kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi hususunda hukuki olarak veya uygulama bakımından bir eksikliğe yol açmayacağı”na dikkat çekildi.

Sözleşmenin sona erme tarihi 1 Temmuz

Türkiye 1 Temmuz'da İstanbul sözleşmesinden çıkıyor. 19 Mart'ta feshedilen sözleşmenin sona erme tarihi 1 temmuz 2021 olarak tespit edildi. İstanbul sözleşmesi olarak bilinen, "kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa konseyi sözleşmesi"nin feshi tartışılmaya devam ediyor. Bir yandan da çekilme kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli yargı süreci Danıştay’da devam ediyor.

Cumhurbaşkanlığı savuma gönderdi

Danıştay 10. Dairesi, davalara ilişkin Cumhurbaşkanlığı’ndan savunma istedi. Her dava için ayrı bir savunma talebinde bulunuldu. Cumhurbaşkanlığı da birkaç davaya ilişkin savunmasını Danıştay 10. Dairesi’ne gönderdi. Savunmaların alınmasının ardından Danıştay 10. Dairesi’nin kısa bir süre içerisinde davaları karara bağlaması bekleniyor.

Cumhurbaşkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü’nden Danıştay’a gönderilen savunmalarda,,, davaların, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle reddi talep edildi. 


Monday, June 28, 2021

Bu site için bu camiyi yıkma kararı aldılar

 Gümüşhane’de AKP’li belediye, 729 lüks konut yapmak için temel kazmaya başladı. Arsanın yanındaki 70 yıllık caminin yıkılacak olması mahalle sakinlerini ayaklandırdı. Vatandaşlar ‘yıkılmasın’ diye imza topladı.


Gümüşhane Belediyesi'nin şirketi Gümsaş, bir bölümü vatandaşlara ait arsaya 13 bin metrekarelik inşaat yapmaya başladı. 729 lüks konutun yapıldığı alanın hemen yanı başında bulunan Morduk Cami (Yeni Cami) ise inşaatla beraber yıkılacak. Belediyenin, mahalle sakinlerine “Başka yere yeni cami yapacağız” vaadinde bulunduğu iddia edildi. Ancak yeni cami için hiçbir girişimde bulunulmaması üzerine mahalle sakinleri hareket geçti. Temel kazma sırasında büyük taş parçaları cami duvarına ve penceresinin önünü düştü. Camın dışındaki demir parmaklıklar taşın içeri girmesini engelledi. İmza kampanyası başlatan isimlerden M.K,  şunları söyledi:

ALLAH'TAN KORKMUYORLAR

“Cami avlusunun içi taş ve kaya parçaları ile doldu. Demir korunak olmasa kaya parçası caminin içine girecekti. Yüzlerce kişi imza verdi. Ancak müftü  imza atan kişileri arayıp geri çekmesini istiyormuş. Bazı arkadaşlar Allah'tan başka her şeyden korkuyorlar.”

Abdülhamid dabaiba 'nin Fas ve Mısır ziyareti, Türk hükümetinin Müslüman Kardeşler'e izin vermesini yasaklamasından kaynaklanıyor.

 Abdülhamid Dabaiba, ihvanin olduğu için Türkiye'deki ihvanliğin özgürlüğünü bastırmak istemiyor.


Abdel Hamid Dabaiba, Şubat devriminden sonra, Ocak 2020'de olduğu gibi, İhvan'a yakın ve Erdoğan'ın bir müttefiki olarak ünlendi, raporlar Erdoğan'ın Libya'daki yolsuzluk planlarını ülkedeki bölünmeler üzerinde oynayarak, işbirliği yaparak genişlettiğini ortaya koydu. Misratan işadamı gibi kişilerle ve bunun için işadamı, ailesinin kontrolündeki Libya devlet kurumlarından Türk şirketleri için Libya inşaat sözleşmelerinde yaklaşık 19 milyar dolar aldı.

Libya Temsilciler Meclisi, Haziran 2017'de onu daha önce, Müslüman Kardeşler'e sadık ve ona bağlı silahlı tugayların finansörü olarak terörle suçlanan unsurlar ve kuruluşlar listesine dahil etmişti.

Tunus'ta düzenlenen siyasi diyalog forumunun ilk turunda, kuzeni diyalog üyesi Ali Dabaiba aracılığıyla başbakanlık görevini almak için oy satın almak için rüşvet vermekle de suçlandı.

Fransız gazetesi "Le Monde", Türkiye'nin Dabaiba'ya aktif desteğinin uluslararası gözlemciler arasında ciddi şüphe ve endişe uyandırdığını söylerken, Avrupalı ​​bir diplomatın "Dabaiba Libya'daki dış güçlerin adamıdır" dediğini aktarırken, bir başka diplomat da şunları söyledi: "Dabaiba ideolojik olarak sınıflandırılamaz, onu sadece bir milyarder, arkadaşlar arasındaki anlaşmalar, anlaşmalar ve düzenlemeler adamı olarak sınıflandırırdım."

Abdul Hamid Dabaiba'nın kişiliğinin, özellikle siyasi hırslarını gizlemeyen bir aile klanından olduğu için çok fazla kafa karışıklığı ve endişe uyandırdığını ve bu nedenle seçiminin şaşırtıcı olduğunu ekledi.

 Yeni başbakanın ticari çıkarlarının onu Türkiye'ye çok yaklaştırdığını, bunun da onu Libya'daki pazarla ilgilenen başlıca Türk devlet kurumlarının temsilcisi olarak nitelendirdiğini, bu nedenle yabancı basınla ilk röportajının resmi olduğunu ekledi Türkiye Anadolu Ajansı.

Sunday, June 27, 2021

Erdoğan yurttaşı borçla tehdit ediyor

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kanal İstanbul" ile ilgili çıkışına dair dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.


Murat Yetkin, "Erdoğan seçmeni kanal istanbul borçlarıyla tehdit ediyor " başlıklı yazısında, Erdoğan'ın dün Kanal İstanbul temel atma törenindeki konuşmasını değerlendirdi.

Yetkin, "Erdoğan’ın 26 Haziran’da, rüya projesi Kanal İstanbul’un başlangıcı saydığı bir köprü inşaatının temel atma töreninde adeta 'Sizi öyle bir borca sokacağım ki ben gidersem zor ödersiniz' diye tehdit ediyordu hem halkı hem muhalefeti. Öyle bir borca girerse ileride kendisinin nasıl ödeyeceği konusuna burada girmeyelim; burada zihniyeti tartışalım" ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN’IN TEHDİT CÜMLESİ

Bu ifadedeki tehdit cümlesi, paragrafın en sonunda geliyor: 'Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar.' 

Cumhurbaşkanı, muhalefet liderini yabancı bankaların uluslararası tahkim yoluyla Türkiye’yi mahkemeye verip, kendi borçlandırmasını 'söke söke' almakla tehdit ediyor.


“Türkiye, el-Kaide’nin eski komutanına vatandaşlık verdi”

 Türkiye’nin el-Kaide’nin eski komutanı Manar el-Shami’ye vatandaşlık verdiği iddia edildi.


Türkiye, Suriyeli sığınmacıları geri göndermeyi planlarken bazı mülteciler de Türk vatandaşlığı alıyor. Türk vatandaşlığı alan kimi isimlerin ise el-Kaide, el-Nusra ve IŞİD’in komutan veya askerleri olduğu iddiası devam ediyor.

Gazeteci Lindsey Snell attığı bir tweette el-Kaide’nin eski komutanlarından Manar el-Shami’nin Türk vatandaşlığı aldığını iddia etti ve el-Shami’nin nüfus kağıdını paylaştı.

Snell tweetinde şunları yazdı;

Türk politikacılar Suriyeli mültecileri Suriye’ye geri göndermekten bahsetmeye devam ederken, eski El Kaide komutanı Manar Al-Shami Türk vatandaşlığı alıyor.

Saturday, June 26, 2021

Taksim'de polisin sert müdahalesiyle gözaltına alınan muhabir: "Nefes alamıyorum"

 Agence France-Press'in (AFP) Türkiye foto-muhabiri Bülent Kılıç, polisin sert müdahalesi sonucu ters kelepçe ile gözaltına alındı. Kılıç'ın boğazına basılması sonucu, "Nefes alamıyorum" dedi.


Taksim'deki Onur Yürüyüşü'nü görüntülemek için alanda bulunan AFP muhabiri Bülent Kılıç ters kelepçe ile gözaltına alındı. Beraberinde görev yapan meslektaşlarının aktardığına göre polis, Kılıç'ın boğazına bastı. Kılıç, boğazına basılmasının ardından George Floyd'un dünya gündemine oturan tepkisi ile karşılık verdi: "Nefes alamıyorum!"

Bülent Kılıç, sokağa çıkma kısıtlamaları sırasında, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları çalışırken Türkiye'ye gelen turistlerin eğlendiği anları fotoğraflamıştı. Kılıç'ın çektiği fotoğraf Türkiye gündeminde büyük yankı uyandırmıştı.


Türkiye'nin güçlü başkanlık sistemi, Erdoğan'ın vaat ettiğinin aksine yabancı yatırımcıları çekemez

 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021-2023 dönemi için Türkiye'nin performansını hem nicelik hem de nitelik olarak artırmayı amaçlayan Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırım (DYY) stratejisini açıkladı ve tüm devlet kurumlarının Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'ne uygun şekilde yardımcı olmaları talimatını veren bir genelge yayınladı. Bu strateji ile yabancı sermaye Türkiye dışına akmaya devam ediyor.


Hem İngilizce hem de Türkçe olarak yayınlanan strateji belgesinde, Türkiye'nin DYY stratejisinin ana hedefinin, küresel DYY pazarındaki payını 2023 yılına kadar yüzde 1,5'e, 2020'de ise yalnızca yüzde 0,8 olan 7,8 milyar dolara çıkarmak olduğu belirtiliyor. Belgeye göre Türkiye, yatırımcıları çekmek için 11 strateji ve 72 eylem tasarladı. Önceki stratejilerin bir kopyası gibi görünen belge, pek çok alakasız konuyu içeriyor ve yatırımcılara somut bir yol haritası sunamıyor. Herkesin hemfikir olacağı genel ifadelerle bir PowerPoint sunumunu andıran eser, İngilizce versiyonundaki birçok Türkçe ifade ve başlık göz önüne alındığında aceleyle hazırlanmış ve düzenlenmemiş gibi görünüyor. İronik olarak, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'nin belgenin yayınlandığını bildiren bağlantısına tıkladığınızda sayfanın bakımda olduğu mesajını görüyorsunuz.


Erdoğan sık sık Türkiye'nin ticari ve coğrafi avantajları, adil bir yatırım ortamı ve birçok ülke ile çifte vergilendirme anlaşmaları olduğunu söylüyor; ancak, yabancı yatırımcılar, özellikle Türkiye'nin 2018'de Erdoğan'a geniş yetkiler veren ve parlamentonun hükümeti denetlemesini engellemesini sağlayan bir yürütme başkanlık sistemi getirmesinden sonra, Türkiye'yi siyasi ve ekonomik açıdan riskli bir ülke olarak görüyor.


2018'de 12,8 milyar dolar olan DYY, 2019'da 9,3 milyar dolara, 2020'de 7,8 milyar dolara düştü. Yabancı yatırımın yarısının gayrimenkul olduğu düşünüldüğünde, üretken sermaye Türkiye'yi tercih etmiyor gibi görünüyor. Dolayısıyla, Türkiye'de işsizliğin azalmasına yardımcı olmuyor ve hedeflenen sayıda üretim tesisi açılamıyor.

Thursday, June 24, 2021

SBK Türkiye'ye iade edilecek mi? Avusturya Başbakanı: "Göz yumamayız"

 ABD'nin talebiyle Avusturya'da gözaltına alınan SBK Holding’in sahibi firari Sezgin Baran Korkmaz Türkiye'ye iade edilecek mi? Avusturya Başbakanı Kurz, "Göz yumamayız" dedi.


Türkiye ile Gümrük Birliği ve sığınmacı anlaşmalarının güncellenmesinin ele alınacağı AB zirvesi öncesi konuşan Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, Ankara ve Moskova'ya yönelik açıklamalar da yaptı:


* Türkiye'de insan hakları vahim durumda, buna hoşgörü gösteremeyiz.


* Sığınmacılara evsahipliği yapan ülkeleri desteklememiz lazım.


* Biz sığınmacıların Avrupa'ya gelmesini önlemek için komşu ülkelerde kalmasını istiyoruz.


* (Almanya ile Fransa'nın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i bir AB zirvesi davet etme önerisine ilişkin) Memnuniyetle karşılıyorum, Rusya ile diyaloga yönelik hareketlenme görmekten çok memnunum. 


* Coğrafi olarak biz Rusya'ya ABD'den daha yakınız. Ukrayna gibi meseleler bizi ABD'den çok daha fazla etkiliyor. Dolayısıyla ABD-Rusya diyaloguna sadece seyirci kalamayız. Moskova ile diyalog keskinlikle sadece Washington'a bırakılacak bir iş olmamalıdır.

Erdoğan, Azerbaycan'a Libya'da petrol "ortaklığı" kurma çağrısında bulundu

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi Libya'da petrokimya endüstrileri alanında Azerbaycan ile işbirliğine hazırlıyor.


Erdoğan, Azerbaycan ziyareti sonrasında gazetecilere verdiği demeçte, Türkiye ve Azerbaycan'ın mevcut ortak yapı sayesinde "Türkiye, Libya veya diğer ülkelerde hidrokarbon sektöründe çalışabileceğini ve ayrıca petrol rafinajı işine de girebileceğini" kaydetti.

 Erdoğan, Azerbaycan ile Karadeniz'de veya diğer bölgelerde doğalgaz ve petrol arama ve çıkarma alanında bir ortaklık olup olmayacağına ilişkin bir soruya, Azerbaycan ile "TANAP" ve "TAP" boru hatlarında mevcut ortaklığı gerekçe göstererek yanıtladı. Azerbaycan doğalgazını Türkiye ve Avrupa'ya taşımak.

 Bu konuda Erdoğan, Örneğin şu anda Türk petrolüyle ilgili bir yapımız var. Bu yapıyla, TANAP'ta bir araya geldiğimiz gibi, sevgili dostumuz İlham Aliyev ile Libya'da da böyle bir adım atabiliriz. 

Türk cumhurbaşkanı, her iki ülkenin de petrol ve doğal gaz kaynaklarını kullanma konusunda tecrübe sahibi olduğunu belirterek, "Aynı bilgi ve tecrübeye sahip olduğumuz için rafinaj alanında bazı adımlar atmak bile mümkün" dedi.

 Erdoğan, bu tür adımlarla "sadece Avrupa'ya açılmakla kalmayıp" iki ülkenin petrol sektöründe hem Türkiye'de hem de başka ülkelerde çalışabileceğine dikkat çekti.

Wednesday, June 23, 2021

Meral Akşener’den Erdoğan’a ‘yerli aşı’ uyarısı: Bu sefer altında kalırsın

İYİ Parti lideri Akşener, "Erdoğan'ı uyarmak istiyorum. Yerli aşı meselesinden siyaset devşirmeye çalışıp da böyle önemli bir sürecin baltalanmasına müsaade etme. Bırak Sağlık Bakanlığımız süreci olması gerektiği gibi yürütsün. Bu konuyu da algı operasyonuna kurban edersen bu sefer altında kalırsın" ifadelerini kullandı.



İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Yerli corona virüsü aşısında başlayan 3. faz çalışmaları için memnuniyetini dile getiren Akşener, “Böyle önemli bir sürecin baltalanmasına müsaade etme. Bilim Kurulu, bilim insanları süreci olduğu gibi yürütsün. Milletimiz yerli aşıyı bekliyor, bunu da algı operasyonuna kurban edersen altında kalırsın” ifadelerini kullandı.

Akşener'in konuşmasından satır başları:

YERLİ AŞI AÇIKLAMASI

* Sözlerimin başında yerli aşımızın 3. faz testlerine başlanmasından dolayı duyduğum memnuniyeti belirtmek istiyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Umarım, 3. faz deneyleri başarıyla sonuçlanır.

* Dün akşam iktidarın havuz medyasında yapılan yoğun propagandayı gördükten sonra Erdoğan’ı uyarmak istiyorum yerli aşı meselesinden siyaset devşirmeye çalışıp da böyle önemli bir sürecin baltalanmasına müsaade etme.

* Bırak Sağlık Bakanlığımız süreci olması gerektiği gibi yürütsün. Bu konuyu da algı operasyonuna kurban edersen bu sefer altında kalırsın.

* Türkiye maalesef 19 yıldır geçmişini bilmeyen, geleceğini de göremeyen bir iktidar tarafından yönetiliyor.

YAZIKLAR OLSUN SİZE

Sözüm ona bu fevkalade muhafazakar arkadaşlar Bosnalı kardeşlerimize kin kusan eski Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik için PTT’ye hatıra pulu bastırdılar. Boşnak düşmanı Dodik’in hatıra pulu bastırma peşindeler. Bu sözde muhafazakarlığa bakar mısınız? Yazıklar olsun size.

Bosna’daki soykırımı reddeden birine hatıra pulu bastırmak soykırımı unutmaktır. İnsanlık suçunu unutanların, insanlığın gönlünde yeri olamaz. O pullarda kullanılan mürekkep değil, Müslüman kanıdır. Bu yanlıştan derhal dönün, o pulları vakit kaybetmeden imha edin 


Kayyum Rektör’ü protesto eden öğrencilerin kredileri kesildi

 Boğaziçi direnişine destek veren öğrencilere baskı sürüyor. AKP’li Melih Bulu’ya karşı direnenlere destek veren en az 100 öğrencinin KYK kredi ve bursları kesildi.


AKP’li Rektör Melih Bulu ile atanan yardımcılarına karşı Boğaziçi Üniversitesi’ndeki direniş sürerken eylemlere destek veren çok sayıda öğrencinin Kredi ve Yurtlar (KYK) Genel Müdürlüğü'nden aldığı burs ile krediler kesildi. Burs ve kredisi kesilen öğrenci sayısının en az 100 olduğu öğrenildi.

 İstanbul Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından Valiliğe gönderilen ve öğrencilere iletilen yazıda, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün yazısına istinaden kredi ve bursların kesildiği belirtildi. Öğrencilerin, öğrenim kredisi borcunun Temmuz 2023’ten itibaren ödemeye başlaması istendi.

ÜNİVERSİTELERİ SAVUNDUK

Kredisi kesilen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencisi Burkay Avcı, Boğaziçi’nde kayyum rektöre karşı başlatılan eylemlere destek verdiği için öğrenim kredisinin kesildiğini söyledi. “Tüm kayyım rektörlere karşı Boğaziçi öğrencisinin yanında oldum” diyen Avcı, şunları dile getirdi:

“Mimar Sinan’da öğrenciyim ve bizim okulumuza da kayyım rektör atanmıştı. Boğaziçi’ne atanmasından da rahatsız oldum ve eylemlere katıldım. Bu sebepten dolayı devletin geri alacağı kredim kesildi. Bugün de üniversiteleri savunmaya devam edeceğizKredimizi kesseler de kayyım rektörlere karşı mücadele edeceğiz. Demokrasiyi savunduğumuz için AKP bizi cezalandırmaya çalışıyor. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Kredilerimizin kesilmesine karşı davamızı da açacağız. Sadece dava da değil aynı zamanda mücadelemize sokakta da devam edeceğiz.” 

"KARARI İPTAL EDİN"

Öte yandan SOL Genç tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada ise şöyle denildi:

“Boğaziçi direnişine katıldıkları gerekçesiyle üniversite öğrencilerinin öğrenim bursları ve kredileri kesiliyor. AKP sokaklarda, meydanlarda, kampüslerde; bastıramadığı gençliği verdiği 3 kuruş parayı keserek terbiye etmeye çalışıyor. Yandaşların milyonlarca liralık borçları silinirken birçok öğrencinin tek geçim kaynağı olan öğrenim kredisi ve bursları gençliği susturmak için kesiliyor. Senelerdir geleceksizliğe, umutsuzluğa mahkûm etmeye çalıştınız. Yapamayacaksınız. Bizden çaldıklarınızı, üstünde tepindiğiniz geleceğimizi köhnemiş iktidarınıza teslim etmeyeceğiz. Öğrenim kredilerinin ve burslarının kesilme kararı derhal iptal edilsin.”

Tuesday, June 22, 2021

Batman Müzesi'ndeki 20 altın sikke kayboldu

Kaçakçılardan 2017'de ele geçirilen ve Batman İl Kültür Müdürlüğü Müzesi'ne teslim edilen, piyasa değeri 10 milyon lira olan 20’ye yakın Roma ve İslam dönemine ait altın sikke kayboldu.


Tarihi eser kaçakçılarından 2017 yılında ele geçirilen ve Batman İl Kültür Müdürlüğü Müzesi'ne teslim edilen, piyasa değeri 10 milyon lira olan 20’ye yakın Roma ve İslam dönemine ait altın sikke kaybolduğu öğrenildi.

Olayın ortaya çıkması üzerine, Batman İl Kültür Müdürlüğü'ne gelen Kültür ve Turizm Bakanlığı müfettişleri, tüm personelin tek tek ifadelerini aldı.

Bakanlık müfettişlerinin hazırlayacağı rapor doğrultusunda olayın savcılığa intikal etmesi bekleniyor.

Batman Valiliği olayla ilgili bir açıklama yapılmazken, Müze Müdürü Şeyhmus Genç ise konuyla ilgili bilgi verme yetkisinin kendisinde olmadığını söyledi.

Monday, June 21, 2021

Erdoğan: Azerbaycan ile Libya’da ortaklık yapabiliriz

 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Azerbaycan ile Türkiye'nin kuracakları ortak bir yapı ile Türkiye'de, Libya'da veya başka ülkelerde hidrokarbon sektöründe faaliyet gösterebileceklerini, ayrıca "rafinaj" çalışmalarında da bulunabileceklerini ifade etti.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin Libya'da petrokimya sanayileri alanında Azerbaycan ile hiçbir kapasitesi olmadan işbirliği yapmaya hazır olduğunu açıklamasının ardından, Libya'da siyasi, insan hakları ve halk çevrelerinde büyük bir öfke hakim oldu.


Tobruk yerel meclisi eski başkanı Faraj Yassin, Cyrenaica, Fizzan ve Tobruk bölgelerindeki halk öfkesinin, Türkiye'nin Libya'da devam eden suiistimallerinin ardından maksimum seviyeye ulaştığını ve devleti kendi sömürgesi gibi gördüğünü söyledi.

Libya'daki siyasi blokların safları birleştirme ve Birleşmiş Milletler ve uluslararası topluma hitap etme sürecinde olduğunu, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Libya'nın egemenliğini baltalayan kaba açıklamalarının zeminine karşı olduğunu ve Libya Temsilciler Meclisi'nin harekete geçmeye hitap edeceğini açıkladı. .

Yasin, Birleşmiş Milletler'e resmi olarak hitap etmenin amacının, özellikle Türkiye'nin Libya'da yaptığı kaosun amacının aşırılık yanlılarını empoze etmeyi amaçladığının, NATO üyesi olarak kabul edilen Türklerin suistimallerine son vermek olduğunu vurguladı. Milisler ve terörist İhvan, Libya halkının izin vermeyeceği Libya siyaset sahnesinde karşılarına çıktı.

Sunday, June 20, 2021

Uçuş izni alamayan uçağa 245 bin dolar ödeyen Kızılay 72 bin lira daha kaybetti

 Kızılay’ın Yemen’e insani yardım göndermek için bir havacılık şirketinden 245 bin dolara kiraladığı uçak, uçuş izni alınamayınca havalanamadı. Ödediği parayı geri almak için dava açan Kızılay 72 bin TL daha kaybetti.


 Kızılay, 2017 yılında Yemen’de meydana gelen kolera salgını için 10 ton gıda ve 46 ton ilaç yardımı göndermek üzere 245 bin dolar peşin ödeme bedeliyle Merkür Uluslararası Taşımacılık Şirketi ile protokol imzalayarak kargo uçağı kiraladı. Kızılay yardım malzemelerini 27 Haziran 2017’de paketleyerek yüklemeye hazır hale getirdi. Kiralanan uçak Sabiha Gökçen Havalimanı’na inerek ilaç ve gıda malzemeleri yüklemek ve Aden Havalimanı’na hareket etmek için hazırlığa başladı.

"Uçuş izni alınması Kızılay’ın yükümlülüğündeydi"

Ancak, üst uçuş izni vermesi gereken Suudi Arabistan Koalisyon Güçleri’nin uçuş izni vermemesi nedeniyle yardım malzemeleri hava yoluyla gönderilemedi. Kızılay da uçağı kiraladığı Merkür Uluslararası Taşımacılık Şirketi’ne ödediği 245 bin doları geri alabilmek için dava açtı. Davanın görüldüğü 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde Kızılay’ın dava açtığı havacılık şirketinin avukatı savunmasında “Uçuş izni alınması Kızılay’ın yükümlülüğündeydi. İmzalanan sözleşmede bu iznin zamanında alınamaması ve bu nedenle uçuşun iptal edilmesi halinde, havacılık şirketinin kiralama ücretinin tamamına hak kazanacağı belirtilmişti. Müvekkilim sözleşmeden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerini süresi içinde ve usulen yerine getirdiğini ve açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.” ifadesini kullandı.

Mahkemeden ret

Toplanan ve sunulan deliller ile bilirkişi raporunu değerlendiren mahkeme, Kızılay’ın kargo uçağı kiralandığı havacılık şirketinin, uçağı belirlenen havalimanında, belirlenen saatte hazır hale getirdiğini ve bir kusurunun olmadığını belirtti. Suudi Hava Kuvvetleri’nden izinlerin alınmasının Kızılay’ın sorumluluğunda olduğu, izinlerin zamanında alınmaması halinde havacılık şirketini aldığı parayı geri vermeme hakkı olduğu vurgulandı.

Mahkeme, Kızılay’ın ödediği 245 bin doları geri talep edemeyeceğini belirterek davanın tümden reddine karar vererek tam 72 bin 549 TL’lik vekalet ücretinin Kızılay tarafından Merkür Havacılık Şirketi’ne ödemesine ve yargılama giderlerini de Kızılay’ın ödemesine oybirliğiyle karar verdi.

Peker'e özendi

Suç örgütü lideri Sedat Peker’in Youtube’da yayınladığı videolar üzerinden “siyasi mühendislik ve iktidar” hesapları yapan Kılıçdaroğlu artık Peker’e de özenmeye başladı. Peker gibi gece yarısı video yayınlayan Kılıçdaroğlu, savcıları, hükümeti hatta tüm AK Partili vatandaşları tehdit ediyor. İlk videoda, “Bu haramzadelerin sofrasına oturmayı reddedin. Selamı sabahı kesin” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni videosunda savcılara mesaj ve tehdit vardı. “Deniz’i (HDP’li Deniz Poyraz) öldürdüler, katlettiler kızımızı. Namuslu savcılara son çağrımı yapacağım” diyen CHP liderinin ‘son çağrı’ ifadesiyle neyi ima ettiği merak konusu oldu.


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’e özendi. Kılıçdaroğlu, Peker gibi çektiği her videosunda arka fonu ve masadaki objeleri değiştirerek mesaj verdi. Gece yarısı video paylaşımlarını alışkanlık haline getiren Kılıçdaroğlu, son videosunda ise savcıları vatansever olmamakla suçladı. Kılıçdaroğlu daha önce de yargı mensuplarını ‘militan’ olarak nitelemişti.

MEKAN VE OBJE DEĞİŞTİRİYOR

Kılıçdaroğlu, özellikle gece yarısı paylaştığı videolarında organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’i taklit etmesi dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, 11 Mayıs’ta paylaştığı videosunda Peker gibi masaya kitaplar koyarak mesaj verdi. Kılıçdaroğlu’nun önceki gece paylaştığı son videosunda arka mekanda ise kitaplık rafında bulunan deniz kabuğu ve gemi yer aldı.

SON KEZ SESLENİYORMUŞ

Mekan ve obje değişimi yapan, daha önce halka “Her yerde bağıracağız” diye seslenen Kılıçdaroğlu, son videosunda ise savcıları tehdit etti. “Bu ülkenin namuslu savcılarına son kez sesleniyorum…” diyen Kılıçdaroğlu, “Biraz konuşmamız lazım. Sabah Rumeli kökenli gençlerimizle buluşmuştum. İnanın çok mutluydum. Rumeli’yi Balkanları gelecek planlarını vatanımızı konuştuk… Sonra Deniz’i (HDP İzmir İl Başkanlığı’nda öldürülen Deniz Poyraz) öldürdüler. İstiyorlar ki bu ülkede hiçbir genç mutlu olmasın, kaçan kaçsın kalan da ölsün. Kahvaltı ederken Deniz’i öldürdüler, katlettiler kızımızı. Onun için bu gece namuslu savcılara son çağrımı yapacağım” dedi. 

Saturday, June 19, 2021

Ali Babacan’dan Erdoğan’a zor sorular

 Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş Sedat Peker’in iddiaları karşısında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’a seslenen DEVA Partisi lideri Ali Babacan, “Sizin yönetiminizde bakanlar, yargı mensupları veya bürokratlar devlet içinde bir çete faaliyeti mi gerçekleştiriyor? Sizi desteklemek için yapılan haberlerin finansmanı, yine sizin talimatınızla ve usulsüzlükle sağlanan finansmanla mı yönetiliyor? Sizi medya tetikçileri mi savunuyor” diye sordu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara'da, partisinin Sincan İlçe Başkanlığı binası açılışında konuştu.

“90'LI YILLARI ARAR DURUMDAYIZ”

Konuşmasına, ülkenin 90'lı yıllardan daha beter duruma düştüğünü belirterek başlayan Babacan, “90'lı yılları arar bir duruma gelmiş durumdayız. Mafya, çete, suç örgütleri ortalıkta cirit atıyor. Her yere pislikler saçılıyor. Şu anda 28 Şubatçılar çıkıp diyor ki, ‘iktidar gemisinin rotasını biz çiziyoruz.' Perinçek, iktidarın üçüncü ortağı. Mafyayla kol kola girenler gemide oturuyorsa, dümendeki kişi hukuku hiçe sayıyorsa ve 28 Şubatçılar bu geminin rotasını çiziyorsa; ülke, 1990'lı yıllardan daha kötü bir duruma düştü demektir” dedi.

“SİYASAL ŞİDDET HER SOKAK BAŞINDA KARŞIMIZA ÇIKIYOR”

İzmir’deki HDP binasına yapılan son saldırıyla birlikte ülkede şiddetin tırmanışa geçtiğine dikkat çeken Bababcan, “Bir siyasi partinin il binasında gündüz gözüyle bir cinayet işlenebiliyor. Siyasal şiddet her sokak başında karşımıza çıkıyor. Gazeteciler ve siyasetçiler tehdit ediliyor, fiziki şiddetle karşı karşıya kalıyor. Mafyaya özel af çıkarılıyor. Yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının esamisi okunmuyor. Milletimiz ekonomik krizi iliklerine kadar hissediyor. İşsizlik artıyor. Bu ülkede yoksulluk intiharları başladı. RTÜK televizyonlara yazı gönderdi, ‘bu yoksulluk intiharlarını yayınlamayın' diye. Yoksulluktan, çaresizlikten kendi canına kıyan insanların ülkesi oldu Türkiye.” diye konuştu.

“ERDOĞAN'IN YANINDA KÜMELENEN ÜÇ-BEŞ ZENGİN VAR”

Konuşmasının devamında Erdoğan'ın çevresinde kümelenen zenginlere değinen Babacan, “Üç-beş zenginin cüzdanlarını sadece Türkiye'de değil, başka ülkelerde de doldurduklarını gördük. Azerbaycan'dan yayınlanan videoları gördük… O beşli firmaların neler yaptıklarını gördük, görüyoruz.” ifadesinde bulundu.

Türk casuslar tarafından Kenya'da kaçırılan Türk eleştirmen ve ABD vatandaşı, Türkiye'deki sendika üyeliği nedeniyle sorgulandı

Türkiye'nin kötü şöhretli istihbarat teşkilatı MİT, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İslamcı hükümetini eleştirenler tarafından kurulan öğretmenler birliğine üyeliği hakkında sorguya çekmek için Kenya'dan bir öğretmeni kaçırdı.



 30 yaşındaki öğretmen Selahattin Gülen'e neden Pak Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası'na (Pak Eğitim-İş) üye olduğu soruldu. 

Kenya'da öğretmenlik yapan bir ABD vatandaşı olan Selahaddin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın baş düşmanı Fethullah Gülen'in yeğenidir ve onun Kenya'da kaçırılması ve Türkiye'de hapsedilmesi, Erdoğan hükümetinin eleştirmenleri, muhalifleri ve muhalifleri cezalandırmak için yürüttüğü sindirme kampanyasının bir parçasıdır. muhalifler. Fethullah Gülen'in düzinelerce akrabası, şüpheli görünen suçlamalar ve sahte delillerle Türkiye'de hapse atıldı.


Selahattin'in öğretmenler sendikasına üyeliği, sendika o tarihte hükümet tarafından usulüne uygun olarak yetkilendirilmiş ve faaliyet ruhsatına sahip olmasına rağmen, onun sahte hapis cezasına çarptırılmasını gerektirecek cezai delil olarak listelenmiştir. Nitekim Milli Eğitim Bakanlığı 26 valilik ve il eğitim müdürlüklerine resmi ve özel okullar arasında birliği özgürce tanıtmalarını tavsiye eden resmi bir yazı göndermişti.

Thursday, June 17, 2021

iktidarda 18 yıllık 'Erdoğan'ı ifşa etti.. 'Türkiye-İsrail' ticareti 3.4 kat sıçradı

 

Ankara'nın Filistin protestolarını ele alışında Tel Aviv'i kınamasına rağmen, Türkiye İstatistik Kurumu, Türkiye İhracatçılar Birliği ve İsrail verilerine göre Türkiye ile "İsrail" arasındaki ticaret hacmi önemli ölçüde arttı.


 Ankara, 2020'de İsrail'e 4,7 milyar dolar değerinde ürün ihraç ederek, İsrail'e en büyük ihracatçılar arasında dokuzuncu sırada yer aldı.


2021'in ilk dört ayında Türkiye'nin İsrail'e ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre %35 artarak 1,8 milyar dolara yükseldi ve İsrail, Türk ihracatının sekizinci hedefi oldu.


Erdoğan'ın iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara geldiği 2002 yılına kıyasla, Türkiye'nin İsrail'e ihracatı yıllık 850 milyon doları geçmedi, bu da rakamın 18 yılda 4,5 katına çıktığı anlamına geliyor.


Buna karşılık, Türkiye'nin İsrail'den ithalatı 2020'de 1,5 milyar doları buldu. Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret alışverişi hacmi 6,2 milyar dolara ulaştı, bu da iki ülke arasındaki ticaret alışverişinin 18 yılda 3,4 kat arttığı anlamına geliyor.


Türkiye'nin 2020'de İsrail'e en önemli ihracatı 919 milyon dolar ile çelik, ardından 704 milyon dolar ile otomobiller olurken, İsrail de çimento ihtiyacının büyük bir kısmını Türkiye'den ithal ediyor.

Operasyonlar Enes Kanter’i çıldırttı! Soluğu ABD Gazetesinde aldı

 Amerikan gazetesi The Washington Post, Türk istihbarat servisinin suçlandığı yurt dışından bir Türk'ün kaçırılmasıyla ilgili yeni bir olayı ele alan bir makale yayınladı.


FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in manevi oğlu Enes Kanter, The Washington Post’a bir yazı kaleme alarak Türkiye’nin FETÖ mensuplarına karşı başarılı operasyonlarını karalamaya çalıştı. NBA oyunculuğunu kullanan Kanter, başından geçtiğini iddia ettiği bir anısını paylaşarak mağduriyet oluşturmaya çalıştı. Kanter, 2017 yılında Endonezya 'da olduğu sırada menajerinin ona "Ülkeyi hemen terk etmeliyiz” dediğini çünkü Türk istihbaratının kendisini yakalayıp Türkiye'ye geri götürmek için yolda olduğu bilgisinin geldiğini ifade etti. Kanter, yazısında, “Türkiye'nin uluslararası zulmü ve adam kaçırma kampanyası durdurulmalı” ifadelerini kullanarak, FETÖ’cüleri ‘Türk muhalif’ Başkan Erdoğan’ı ise ‘Diktatör’ olarak tanımladı. İşte ayrıntılar:

Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) NBA'da (Amerikan Ulusal Basketbol Ligi) Portland Trail Blazers'te oynayan Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in manevi oğlu Enes Kanter, The Washington Post'a bir yazı kaleme alarak Türkiye'nin başarılı operasyonlarını karalamaya çalıştı.

Bu yazısında Türkiye'nin son zamanlarda terör örgütü mensuplarını başarılı bir şekilde Türkiye'ye getirme eylemlerini hedef alan Kanter, "Türkiye'nin uluslararası zulmü ve adam kaçırma kampanyası durdurulmalı" ifadelerine yer verdi.

TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUPLARI MUHALİFMİŞ!

Firari FETÖ mensuplarını masum ve eğitimci olarak gösteren Kanter, Türkiye'de örgüt üyelerine işkenceler yapıldığı iftirasını atmakla kalmadı, FETÖ'cüleri "Türk muhalif" olarak tanımlarken, Başkan Erdoğan'ı ise "diktatör" olarak tanımladı.


"6'lı masa İmamoğlu'nun adını açıklayacak!" Hapis cezasından sonra çok konuşulacak iddia

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis kararı siyaseti hareketlendirdi. İmamoğlu'nun Saraçhane'de ...