Sunday, October 31, 2021

Erdoğan iktidar partisinin başarıları hakkında konuşmak için talimat verdi

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi liderleriyle partisinin 2023'te yapılacak seçimlere yönelik hazırlıklarını görüştü.



AKP Yürütme Kurulu toplantısında, partinin parti komiteleri başkan yardımcısı Arkan Kandemir ve partinin maliyeden sorumlu başkan yardımcısı Dutt Demiröz, alınan tedbirlere ilişkin ayrıntılı bir sunum yaptı.


Mevcut parlamento oturumunun başlamasından bu yana yaklaşan seçim hazırlıkları ilk kez ayrıntılı olarak tartışılıyor.


Önerilen prosedürler, her sandıkta 9 yönetim kurulu üyesinin atanmasını, sandıktaki parti delegesinin mahalle başkanı olmasını ve tüm mahalle sakinlerini bir araya getirerek şikayetlerini dinlemeyi içeriyordu.


Bu sayede iktidar partisi, mahalle sakinlerine ulaşarak sorunlarını tartışmayı, yaklaşan seçimlerde oylarını garanti altına almayı hedefliyor.


Bu önerinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, parti komitelerine 2023 seçimlerine hazırlanmaları ve hazırlıklara hız vermeleri talimatını vererek, sürekli sokağa çıkmalarını ve partinin başarılarını iyi anlatmalarını istedi.


Erdoğan, bu kapsamda her bölge ve il için özel programlar çerçevesinde çiftçiler, mahalle muhtarları ve çeşitli gruplardan vatandaşlarla buluşacağı Türkiye illerine ziyaretlerini yoğunlaştıracak.


Toplantıda ayrıca, parti genel merkezine yapılacak yeni binadaki son gelişmelerin sunumu da yer aldı. yaklaşan seçimler.


Kamuoyu yoklamaları, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi'ne verilen desteğin azaldığını gösteriyor.


Mac Araştırma Vakfı tarafından yakın zamanda yürütülen bir kamuoyu yoklamasına göre, ankete katılanlara cumhurbaşkanlığına aday olsaydı Erdoğan'a oy verip vermeyecekleri sorulduğunda, ankete katılanların yüzde 42'si Erdoğan'a oy vermeyeceğini belirtirken, yüzde 37'si oy kullanacağını söyledi. şüphesiz ona oy verecekti. Ankete katılanların yüzde 9'u seçim konumlarının seçimlerde Erdoğan'ın rakibine bağlı olacağını söyledi.

Polisten kaçan şüpheliler 7 kişiyi yaraladı: Araçtan 25 kilo eroin çıktı

Adana'da 20 Mart 2019'da uyuşturucu taşıyanlara yönelik düzenlenen operasyonda şüphelileri yakalayarak, dönemin Adana Valisi tarafından ödüllendirilen iki polisten biri olan polis memuru Cumhur A., Konya'da 24 kilo 600 gram eroinle yakalandı.


Konya Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ile yapılan ortak çalışma sonucu, dün akşam Ereğli yolundan Adana'nın merkez Yüreğir İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Cumhur A. yönetimindeki 07 MSP 74 plakalı otomobil durduruldu.

Kimlik kontrolü sırasında polis memuru Cumhur A., uygulama noktasından polis memuru Yasin Noyan'a çarparak kaçtı. Polislerin takip ettiği Cumhur A., Ereğli- Adana karayolunda bir başka araca çarptı. Hasarlı kazanın ardından Cumhur A. ile beraberindeki eşi Nurcan A., gözaltına alınmak istendi.

Ancak Cumhur A., görevli polislere direnince arbede yaşandı. Cumhur A., güçlükle etkisiz hale getirilirken arbede sırasında polis Süleyman Şimşek'in sağ el parmağı kırıldı, polis memuru Ömer Canlı ise beline aldığı darbe sonucu yaralandı. Şüphelinin otomobilinde yapılan aramada ise 48 parça halinde 24 kilo 600 gram eroin ve 2 tabanca ele geçirildi. Yaralanan 3 polis memuru ise götürüldüğü hastanelerde tedaviye alındı. Durumları iyi olan polis memurları, tedavilerinin ardından taburcu edildi.

Konya Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen şüpheli Cumhur A. ile eşi Nurcan A., sorguya alındı. Polis ile eşi ifadelerinin ardından 'uyuşturucu madde ticareti yapmak' suçundan nöbetçi mahkemeye sevk edildi.

ÖDÜLLÜ POLİS

Uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınan Cumhur A., 20 Mart 2019'da uyuşturucu hap sevkiyatı yapıldığı ihbarı üzerine Sarıçam ilçesi Kozan Bulvarı üzerinde bir otomobili takibe aldı.

Cumhur A. ile ekip arkadaşı polis memuru İ.Y., aracın önünü kavşakta kesti. 2 polis, şüphelilerin araçtan inmesini istedi. Yakalanmamak için geri manevra yapan şüphelilerin otomobili, başka bir araca çarptı. Polislerden İ.Y. aracın üzerine atlayıp, sunrooftan tutunarak, yaklaşık 100 metre gitti. Diğer polis Cumhur A. ise otomobilin arkasından ateş açarak, lastikleri patlattı. Şüpheliler kaçamayacaklarını anlayınca, otomobilden inip koşmaya başladı. Otomatik vites olan araç ise sürücüsüz olarak harekete devam etti.

Bir süre ilerleyen araç, kaldırıma çarparak durdu. Yaşanan takibin ardından gözaltına alınan araç sürücü İdris Y. (33), tutuklandı. Beraberinde bulunan Şiyar K. (24) ile bu kişilere yardım eden Sinan Y (26) ise serbest bırakıldı.


Saturday, October 30, 2021

Erdoğan, Sedat peker'in Gülen'e mensup olmakla suçladığı Hidayet Uysal çalışanını işten çıkardı

Suç örgütü lideri Sedat Peker'in FETÖ dosyası olduğunu iddia ettiği Mekânsal Planlama Genel Müdür Yardımcısı Hidayet Uysal, Cumhurbaşkanlığı kararıyla görevden alındı.


Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda Mekânsal Planlama Genel Müdür Yardımcısı olan Hidayet Uysal görevden alındı. Suç örgütü lideri Sedat Peker, geçtiğimiz mayıs ayında Hidayet Uysal'ın FETÖ dosyası olduğunu iddia etmişti. Cumhurbaşkanlığı'nın Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre; Uysal ile birlikte Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı'nda 4 üst düzey bürokrat daha görevden alındı.

Suç örgütü lideri Sedat Peker, 23 Mayıs 2021'de Twitter hesabından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdür Yardımcısı Hidayet Uysal için Bakanlıkta hakkında FETÖ dosyası olduğunu iddia ederek soruşturma evrakını paylaşmıştı.


 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aile vakfı Almanya'daki Türkleri hedef alan gizli planlar geliştirdi

 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ailesi tarafından yönetilen bir vakıf, Alman yetkililerin Türk bakanlar tarafından planlanan mitingleri güvenlik endişelerini gerekçe göstererek yasaklamasının ardından, 2017'de Almanya doğumlu Türkleri Türk hükümetine çekmek için gizli bir plan hazırladı.


Cumhurbaşkanının oğlu Bilal Erdoğan liderliğindeki Türkiye Gençlik Vakfı'nın (Türkiye Gençlik Vakfı, TÜGVA) arşivlerinden kısa süre önce sızdırılan bir belgeye göre, grup, Erdoğan'ın bölücü siyasi kampanyasını kısıtlayan Alman hükümetine nasıl yanıt verileceği konusunda fikirler tartıştı Almanya'daki diasporayı hedef aldı.


7 Mart 2017'de TÜGVA'nın yönetim kurulu toplantısında görüşülen gündem maddelerinden biri olarak "'EVET' kampanyasında Almanya ile yaşanan krizin öne çıkarılması" belgede yer aldı. O sırada Erdoğan ve arkadaşları Türkiye'deki seçmenlere soruyordu. ve diaspora topluluklarının, Türkiye'nin yönetim sistemini parlamenter sistemden “emperyal” bir cumhurbaşkanlığına dönüştüren ve Erdoğan'a kontrolsüz cumhurbaşkanlığı yetkileri veren bir anayasa referandumunun kabul edilmesini onaylamaları.


Erdoğan o dönemde kamuoyu önünde Alman liderleri Naziler ve faşistler olarak adlandırdı ve Almanya'daki Türkler ve Müslümanlardan yaklaşan seçimlerde Almanya Başbakanı Angela Merkel'e oy vermemelerini istedi. Erdoğan hükümetinin kontrolündeki Türk medyası, Almanya karşıtı manşetlere çıkarak Merkel'in sahte bıyıklı Hitler'i tasvir ettiği bir fotoğrafını yayınladı.


“Almanya ve diğer ülkelerde eğitimini tamamlayan [Türklerin] özel kurslar, mülakatlar, sınavlar ve diğer yollarla Türkiye'de istihdam edilmeleri” bir başka gündem maddesiydi. Özellikle Almanya'da lisans veya lisansüstü eğitimini tamamlayanların Türkiye'deki devlet ve özel kurumlara yerleştirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Thursday, October 28, 2021

Muhalefet lideri Erdoğan'ı kendisine karşı kışkırtmakla suçladı

 Türkiye'deki muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kendisine karşı kışkırtmakla suçladı.



Bu, Erdoğan'ın partisinin meclis blok toplantısında yaptığı sunuma yanıt olarak, iki yıl önce Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırı girişiminin kliplerine yanıt olarak geldi.


Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinden yaptığı açıklamalarda, Erdoğan'ın bu klipleri sunumunun, bazılarına o dönemde başaramadıklarını sona erdirmek için bir mesaj olduğunu söyledi.

Türkiye'deki muhalefet lideri Erdoğan'a hitaben yaptığı konuşmada, "Ben sizden, ne sizden ne de yardımcılarınızdan korkmuyorum" dedi.

Kılıçdaroğlu, 2019 yılında bir askerin cenazesine katılırken iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi üyeleri tarafından saldırıya uğradı. Saldırı, belediye seçimlerine giden süreçte muhalefete karşı çok agresif davranan Erdoğan'ın sorumlu olduğu siyasi kutuplaşmanın bir sonucu olarak gerçekleşti.

Başka bir bağlamda Kılıçdaroğlu, hükümeti enflasyonu kontrol altına almak için bazı hizmetlerde vergileri artırmaya çağırdı.

Kılıçdaroğlu, peş peşe yapılan fiyat artışlarını da değerlendirerek, “Kısa sürede elektrik faturası üç kat, doğalgaz fiyatları ise yaklaşık sekiz kat arttı. Ülkenin mevcut durumunu reddediyorum. Bu nedenle tüm enerji paydaşlarına bir mektup gönderdim ve benimle çalışmak isteyen herkesi bu artışları ele almaya çağırdım. Paydaşlar davetime cevap verdikleri için minnettarlar.”
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın uygulanmasını istediği dört maddeyi sıraladı:

“Şiddetli Kış” fonunun oluşturulması ve vatandaşlara destek sağlanması.
Elektrik faturalarında katma değer vergisinin kaldırılması
Doğal gaz ve gaz boru hatlarında katma değer vergisi ve özel tüketimin kaldırılması
Sosyal fiyatlandırma aktivasyonunun başlatılması

Adil yargılanma hakkı Türkiye'de hala en sık ihlal edilen hak

 

Türk Tutanağı, Anayasa Mahkemesi tarafından açıklanan güncel istatistiklere atıfta bulunarak, adil yargılanma hakkının Türkiye'de hâlâ en sık ihlal edilen hak olduğunu bildirdi.


Anayasa Mahkemesi, 23 Eylül 2012-30 Eylül 2021 dönemine ilişadilkin Bireysel Başvuru İstatistiklerini Salı günü internet sitesinde yayımladı. İstatistikler üç ayda bir güncellenir.


Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı 2012 yılında getirilmiştir.


Mahkeme, söz konusu dönemde 335.324 bireysel başvuru almış ve bunların 276.307'si hakkında kararını açıklamıştır.


Mahkeme, kararlarının yüzde 89,3'üne tekabül eden 246.752 başvuruyu kabul edilemez bulurken, 15.193 davada ihlal ilan etti.


Adil yargılanma hakkı 9.495 dava ile en sık ihlal edilen hak oldu.


Adil yargılanma hakkını 2.909 ihlalle mülkiyet hakkı ve 640 ihlalle ifade özgürlüğü izledi.


Mahkeme, darbe girişimi sonrasında 2016 yılında en fazla bireysel başvuruyu (80,756) aldı. En fazla hak ihlali 2020 yılında açıklanırken, mahkeme 5.658 başvurunun her birinde en az bir ihlal tespit etti.


Şu anda Anayasa Mahkemesi'nde bekleyen 59.017 başvuru var ve tüm başvuruların yüzde 17,6'sına tekabül ediyor.

Wednesday, October 27, 2021

Halk ekonomik krize dayanamama hale geldi ve acil seçimlere ihtiyacı var !

 


Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Engin Özkoç, Türk halkının ekonomik krize ve artan fiyatlara artık tahammül edemeyeceğini vurgulayarak erken seçim çağrısında bulundu.


Özkoç, Twitter'dan yaptığı paylaşımda, “Doğalgaz fiyatı bir yılda %19, elektrik fiyatı bir yılda %28,9, kömür fiyatı da bir yılda %30, doğalgaz fiyatı da bir yılda %19 arttı. Benzin fiyatı %22,5, Motorin fiyatı %21,3, gaz tüpünün fiyatı %42 arttı, millet artık dayanamıyor.




İtalya İnsan Hakları Federasyonu: Türkiye, yüksek dereceli mahkumların en fazla olduğu ülke

 İtalya İnsan Hakları Federasyonu, dünyadaki yüksek nitelikli mahpusların çoğunun Türkiye'de olduğunu söyledi.


Rapora göre Türkiye'deki cezaevlerinde lisansüstü eğitim gören 466 doktora ve 2.412 yüksek lisans öğrencisi bulunuyor.

İtalya İnsan Hakları Federasyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne sunduğu raporda, dünyadaki bilimsel olarak en nitelikli mahkumların Türkiye'deki cezaevlerinde olduğunun vurgulandığı bir rapor yayınladı.

Dünya ülkelerinin beş farklı kategoriye ayrıldığı raporda Türkiye, İran, Afganistan ve Uganda gibi ülkelerin de yer aldığı en altta beşinci grupta yer alıyor.

İstanbul Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, "Türkiye, 2021 Küresel Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 10 sıra gerileyerek 139 ülke arasında 117. sıraya geriledi. Hukukun üstünlüğü açısından Türkiye, coğrafi alan verilerinde Doğu Avrupa ve Orta Asya grubundaki 14 ülke arasında son sırada yer alıyor.”

Türkiye'nin de temel haklar konusunda kritik bir durumda olduğunu kaydeden Toprak, şöyle devam etti: “Aynı zamanda ortak üzücü ve utanç verici bulgu, Türkiye'nin dünyanın bilimsel olarak en nitelikli mahkumlarına sahip olmasıdır. Bu, Türkiye'deki cezaevlerinin yabancı dil bilen aydınlar, gazeteciler, yazarlar, bilim adamları, politikacılar, hukukçular ve üniversite öğrencileriyle dolu olduğu anlamına geliyor.”

Tuesday, October 26, 2021

Türk halkı, askeri güçlerinin Suriye ve Irak'taki varlığını genişletmeyi reddediyor

 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, “TÜGVA’cıları Suriye’ye gönder, komutanları da Bilal Erdoğan olsun” dedi.


Tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması yönünde çağrı yapan 10 büyükelçinin Viyana Sözleşmesi’ne riayet edecekleri yönündeki açıklamaya değinen Kemal Kılıçdaroğlu, “Büyükelçiler krizi Türkiye’nin yönetilemediğini göstermektedir” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmelerinden öne çıkanlar şu şekilde:

“DÜNYADA HASTANESİ OLMAYAN TEK ORDU TÜRK ORDUSU”
Terörle mücadelede Jandarma Uzman Çavuş Burak Tortumlu yaralandı. Helikoptere alındı Erzincan Mengücek Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirildi. Helikopterin ineceği yer yoktu. Başka bir yere iniyor orada da ambulans yok. Arkadaşları sedyeyle taşıyor ve şehidimiz hayata veda ediyor. Sorumlusu kim? Dünyada hastanesi olmayan tek ordu Türk ordusu. Gazilerimiz örgütlendiler, bize de geldiler. Ben onlara kanun teklifi vereceğim diye söz verdim. ‘Bütün siyasi partilerden söz alın, sizin olayınız siyasi değil. Bu parlamentoda vatansever bütün partiler size gazilik unvanını vermek için elini kaldırır’ dedim. 7 aydır MHP’nin verdiği kanun teklifi bekliyor. Saraydan irade alınmadığı için bekliyor. Saray 5’li çetenin yanında. Geliyor gelmekte olan bunu da çözeceğiz.

Komando Marşı’nı söyleyen TÜGVA’cılar var, en büyük komutanımız Erdoğan diyorlar. Gönder onları Suriye’ye başkomutanları da Bilal Erdoğan olsun. Hiçbir askerimizin burnunun kanamasını istemiyoruz. Bunların terk ettiği vatan toprağımıza bayrağımızı dikip Süleyman Şah Türbesi’ni yeniden götüreceğiz.

IŞİD ve El Kaide militanlarını hapisten çıkarıyorsun. 2 askerimizi diri diri yakanlar kim araya girdi de serbest bırakıldı? Bir gazeteci arkadaşımız yazınca yeniden tutukladılar. IŞİD ve El Kaide üyelerinin banka hesaplarına neden müdahale etmiyorsunuz? Bahçeli’ye soruyorum; bu yabancı askerler kim? Yabancı askerler Türkiye’ye gelsin diye el kaldıracaksın. Milliyetçi sen misin, biz miyiz? Yabancı askerlerin potinlerinin Türkiye Cumhuriyeti devletinin topraklarını çiğnemesini istemiyoruz.”

Avrupa'nın önde gelen düşünce kuruluşu uzmanı, raporlara rağmen Türkiye'de sistematik işkence olmadığını iddia ediyor


 Avrupa merkezli bir düşünce kuruluşunda çalışan bir gazeteci ve arkadaş, şaşırtıcı bir şekilde, Türkiye'de artık sistematik işkencenin eskisi gibi olmadığını ve bunun Batı sayesinde olduğunu iddia etti.


Avrupa siyasetinin önde gelen isimlerinden oluşan bir düşünce kuruluşu olan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nde (ECFR) çalışan Türk gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, Pazar günü Türk gazeteci Nevşin Mengü'nün YouTube programına katılarak 10 büyükelçinin çağrısını yorumladı. Türkiye'de hapisteki insan hakları aktivisti Osman Kavala'nın serbest bırakılması ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın buna tepkisi.


Büyükelçilerin açıklamasına destek veren Aydıntaşbaş, Türkiye'de geçmişte demokrasi ve düşünce özgürlüğü ile ilgili olumlu gelişmelerin Batı'nın sayesinde olduğunu belirterek, Türkiye'de şu anda sistematik işkencenin olmadığı iddiasını örnek gösterdi.


“Gazeteciliğe başladığımda işkenceyle ilgili büyük bir soru vardı. Basın toplantılarında hep 'işkenceyle mücadele' gündeme geldi. Batı'dan bu konuda sürekli uyarılar geliyordu. Kötü muamele ve bireysel vakalar var ama bugün artık sistematik bir işkence yok. Bu, büyük ölçüde Batı ile iletişimimiz ve Batı sistemine dahil olmamız sayesinde oldu” dedi.

Monday, October 25, 2021

Kavala'nın eşi Buğra konuştu: "Dışişleri'nin engellemeye çalışması gerekir"

Tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala'nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra, 10 büyükelçinin "İstenmeyen adam ilan edilmesi" talimatı üzerine açıklamalarda bulundu. Buğra, "Bunlar çok ciddi şeyler. Dışişleri'nin engellemeye çalışması gerekir." ifadelerini kullandı.


Kavala'nın eşi, kocasının serbest bırakılmaması durumunda Türkiye'ye yaptırım uygulanması tehlikesini vurgulayarak, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Osman'ın Kasım ayı sonunda serbest bırakılmaması halinde yaptırım uygulanacağını söylediğini söyledi.

Bogra, açıklamalarında şunları kaydetti: "Yargıya müdahale caiz olmadığı söyleniyor ancak ifadelerin kendileri yargının bağımsızlığı fikrine uygun değil. Bir çelişki var. Türkiye kurucudur. Avrupa Konseyi üyesi ve Avrupa İnsan Hakları Derneği'nin bağlayıcı kararlarını kabul etti."

Bogra, Türk adaletiyle ilgili olarak, "4 yıl sonra Türk yargısının çalışmaları konusunda iyimser olmam mümkün değil."

Türkiye, akıllı telefon şifreli mesajlaşma uygulaması üzerinden eleştirmenlerin kovuşturmasını hızlandırdı

 

Türk hükümeti, Android ve iOS platform uygulama mağazalarından indirilebilen ve dünyanın dört bir yanındaki yüz binlerce mobil cihaza yüklenen şifreli mesajlaşma uygulaması ByLock'un ele geçirilen içeriğinde isimleri geçen eleştirmenler ve muhalifler için avını genişletti. 


Adalet Bakanlığı, il Cumhuriyet Başsavcılığına ByLock'tan gelen mesajların içeriğini incelemesi ve uygulamayı hiç indirmemiş veya kullanmayan ancak mesajlarda sadece isimleri geçen kişiler hakkında soruşturma başlatılması talimatı verdi.


Hareket, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin muhalefet gruplarını bastırma ve boğma kampanyasının bir parçası olarak Türkiye'deki çoğu şifreli mesajlaşma uygulamasının kullanımını fiilen suç haline getiren genişletilmiş baskısında yeni bir aşamayı temsil ediyordu. Türkiye, uygulamayı kullandıkları veya indirdikleri iddiasıyla 100.000'den fazla kişiyi zaten araştırdı, kovuşturdu, suçladı ve mahkum etti.


Bu kez kullanıcı olmayanları ve uygulamayı indirmemiş kişileri hedef alan tırmandırılan baskı, merkezi Kayseri'de polis, valilik ve savcılık arasında dolaşan ve yetkililerin bunu yapmanın yollarını tartıştığı bir dizi tebliğde ortaya çıktı. kişilere karşı yasal işlem yapın.

İl Terörle Mücadele Şube Müdürü vekili Hatip Ateş'in imzaladığı 4 Ekim 2021 tarihli belgelerde Adalet Bakanlığı'nın 2019'daki talimatlarına atıfta bulunularak, diğer illere de benzer incelemelerin yapılması talimatı verildiği öne sürüldü. Hükümet emriyle hareket eden Kayseri Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Ahmet Yılmaz, 26 Haziran 2019'da polisten ByLock mesajlarının içeriğini incelemesini, adı geçen kişileri tespit etmesini ve cezai işlem başlatmasını istedi.

Sunday, October 24, 2021

36 saatlik nöbet ölüm getirdi !!

 Şehir Hastanesi Kadın Doğum Kliniği Asistanı Doktor Rümeysa Berin Şen'in nöbet sonrası araba kullanırken kaza geçirip ölmesi üzerine meslektaşları 'Yorgun doktorlar ölüyor, 36 saat nöbet olmaz' diyerek isyan etti. Genç doktor için hastanelerde anma etkinlikleri düzenlenme kararı alındı.

Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Kliniği Asistanı Doktor Rümeysa Berin Şen (25), nöbetten çıkıp evine dönerken kullandığı otomobille yol kenarında duran kamyona arkadan çarparak yaşamını yitirdi. Genç doktorun meslektaşları hastane önlerinde pazartesi günü anma düzenlenmesi kararı aldı. Asistan hekimlerin maruz kaldığı iş yükü protesto ediliyor.


TBMM’DE SAĞLIK ÇALIŞANLARIYLA AÇIKLAMA


CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık ise TBMM önünde doktor önlüğünü giyerek, sağlık çalışanlarıyla birlikte açıklama yaptı. Sağlık çalışanlarının iş yüküne dikkat çeken Arık, şunları söyledi:


* 36 saat uykusuz kalan genç arkadaşlarımıza ‘Sen ameliyat yapacaksın, reçete yazacaksın, acil hastaya müdahale edeceksin' deniyor.


* Ben de bir hekimim. Çok sayıda doktor arkadaşımın, ameliyathanede hastanın üzerine düştüğünü biliyorum. Narkoz veren bir anestezi asistanının uyuduğunu, cerrahın ‘Uyan, hasta gidiyor' dediğini biliyorum.


* Bu arkadaşlarımız bu şartta çalışıyor. ‘Hastanın karnında bıçak unutuldu, gazlı bez unutuldu' diye haberler yapılıyor. İşte unutulmasının nedeni bu. Siz 36 saat uyumayan birisini ameliyata sokarsanız, damara dikiş at derseniz hastanın karnında makas unutabilir


“ÇOK SAYIDA ARKADAŞIMIZ EVİNE GİDERKEN KAZA YAPIYOR”


* Bu arkadaşlarımız robot değil, insan. Hobileri var, sevdikleri var, çocukları-eşleri var. Düşünün ki sabahın 6'sında işinize gidiyorsunuz, ertesi gün akşam 18'de evinize gidiyorsunuz.


* Yemek bekleyen yavrusu, ilgi bekleyen eşi var. İlk düşündüğü şey de bir an önce uyumak. Çünkü 12 saat sonra tekrar mesaisi başlayacak.


* Çok sayıda arkadaşımızın evine giderken trafik kazası geçirip hastanede yattığını biliyoruz. 36 saat nöbet insana aykırıdır, bu doğru değildir. En azından 24 saat çalışmaya razılar.”


TTB: GÖZ GÖRE GÖRE GELEN ÖLÜM


TTB Asistan Hekim ve Genç Uzman Hekimler Kolu'ndan yapılan açıklamada ise, “Yıllardır uğradığımız asistan hekimin çalışma şartlarının düzeltilmemesinin sonucunu çok ağır bir şekilde ödedik.



Ankara'da bir asistan arkadaşımız hayatını kaybetti. Göz göre göre ölüme sürüklendi. Ankara Şehir Hastanesi'nde asistan olan meslektaşımız çok sayıda servisten ve görevden sorumlu olduğu nöbetinin çıkışında trafik kazası sonrası hayatını kaybetti” denildi. TTB, pazartesi günü mola saatinde hastane önlerinde Rümeysa Berin Şen için anma düzenlenmesi çağrısında bulundu.


Ankara Tabip Odası ise Rümeysa Berin Şen’in çalıştığı hastane olan Ankara Şehir Hastanesi önünde pazartesi günü basın açıklaması düzenleyecek.


Biden, Türkiye'nin Suriye'ye girişini reddetti

 Biden Türkiye'nin Suriye'ye girişini IŞİD'e karşı mücadele için zararlı olarak değerlendirdi.


Biden, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'ye Suriye'de olağanüstü hali bir yıl daha uzatma kararına ilişkin gerekçelerini açıklayan bir mektup gönderdi.

Biden, Suriye'deki durumun, özellikle de Türk hükümetinin kuzeydoğu Suriye'de askeri harekat başlatma eylemlerinin, IŞİD'i yenme çabalarını baltaladığını ve sivilleri riske attığını açıkladı.

Biden, Türk ordusunun Suriye'ye girmesinin bölgede barış, güvenlik ve istikrarı da tehdit ettiğini ve ABD'nin ulusal güvenliği ve dış politikası için olağanüstü bir tehdit oluşturmaya devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Biden, yukarıdakiler nedeniyle Suriye'deki duruma ilişkin 13894 sayılı KHK'da ilan edilen olağanüstü halin sürdürülmesinin gerekliliğine inandığını belirtti.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, acil durum operasyonunun bir yıl daha uzatılacağı ve kararın Resmi Gazete'de yayımlanacağı belirtildi.

Türkiye, topraklarındaki Suriyeli mültecileri kuzey Suriye'ye nakletmeye başlamak istediği bir zamanda, Suriye ordusunun İdlib'i geri almak için askeri bir operasyon başlatması halinde sınırlarına doğru yeni bir göç dalgasından korkuyor.

Bir ateşkes anlaşması kapsamında olmasına rağmen, muhalefetin ülkedeki son kalesi olan Suriye'nin kuzeyindeki İdlib'i Rusya'nın bombalaması dikkat çekiyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Ankara'nın Rusya'nın varlığını istemediği sert militanları kovmakta başarısızlığına atıfta bulunarak, Türkiye ile İdlib konusunda yaptıkları anlaşmanın tam olarak uygulanmasında ısrar ettiklerini söyledi.

Saturday, October 23, 2021

Alman gazetesi Erdoğan'a saldırıyor: zalim ve hukuka saygı duymuyor

Almanya'da yayın yapan Bild gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için ağır ifadelerin kullanıldığı bir haber yayımladı. Erdoğan'ın hedef gösterildiği haberde, Osman Kavala savunması yapıldı. Ayrıca gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Paul Ronzheimer, yayınladığı videoda, gelişmeleri büyük bir endişe ile izlediklerini belirterek, "Erdoğan tamamen kendini kaybediyor. Umarım bizi endişelendirecek gelişmeler olmaz. Türkiye'de bu yönetimle artık her şey mümkün görünüyor" ifadelerini kullandı.

Erdoğan ile büyükelçiler arasındaki kriz, gazetenin ana sayfasının üst sıralarında yer aldı ve bu haberde Erdoğan'ın ülkedeki insan haklarıyla uğraşma biçimindeki otoriter politikasını dünyaya vurguladığını ve muhalefet ve eleştirmenlerle alay ettiğini doğruladı.


Gazete, Türkiye'de kadın hakları ve hukukun üstünlüğü gibi ilkelerin Türkiye'de önemli olmadığını, Türk cumhurbaşkanının açıklamasına yanıt olarak, Kavala'nın derhal serbest bırakılmasını talep eden 10 ülkenin büyükelçilerinin Türkiye'de yeri olmadığını da sözlerine ekledi.


Gazetenin genel yayın yönetmen yardımcısı Burr Rosenzheimer, Türk lirasındaki serbest düşüşten duyduğu derin endişeyi dile getirerek, "Erdoğan dengesini kaybediyor. Umarım böyle gelişmelere tanık olmayız. Mevcut yönetimin iktidarı ışığında her şey beklendiği gibi önümüzdeki dönemde bizi endişelendiriyor.



Türkiye'de sosyal medyada özgürlükleri kısıtlayan proje nedeniyle kriz

 Erdoğan: Sosyal medya toplumsal barışı tehdit eder hale geldi


AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hiçbir denetimin olmadığı sosyal medya mecraları hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de devletlerin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir" dedi.

"Savunma sanayi ve askeri konularda tamamen yabancılara bel bağlamadıklarını, iletişim meselesini de başkalarına havale edemeyecekleri" ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Oryantalist bakış açısıyla sürekli bizlere insan hakları, demokrasi ve özgürlük dersi verenlerin, vicdan ve meslek ahlakına güvenemeyiz. Diğer stratejik meselelerde olduğu gibi medya ve iletişim konusunda da kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliyiz. Türk dünyası olarak bu hususta inisiyatif almalı, tecrübe paylaşımına gitmeli, güç birliği yapmalı ve elimizdeki imkanları en etkili şekilde değerlendirmenin yollarını aramalıyız."

KARABAĞ SAVAŞINDAN ÖRNEK VERDİ

Dijital faşizmin yıkıcı etkisinden ne kadar gelişmiş olursa olsun, hiçbir ülkenin ve toplumun azade olmadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türk dünyası, dijital faşizmin yanı sıra uluslararası medyanın çifte standardından da muzdariptir. Özellikle 44 gün süren Dağlık Karabağ Savaşı sırasında şahit olduğumuz iki yüzlü tavır, meselenin ülkelerimiz açısından önemini ortaya koymuştur. Ermenistan ordusunun sivilleri hedef alan katliam ve balistik füze saldırıları bu süreçte hiç gündeme getirilmedi. Medya bağımsızlığından ve objektiflikten bahseden uluslararası medya organları, Ermenistan'ın resmi haber ajansı gibi hareket etti. Karabağ Savaşı, ülkelerimiz ve Türk dünyasıyla ilgili gerçeklere karşı uygulanan basın ambargosunun ne ilk ne de son örneğidir."

Wednesday, October 20, 2021

Türkiye, demokrasi ve insan hakları alanındaki zayıf siciliyle Avrupa Birliği'ne katılmaktan çok uzak

 Avrupa Komisyonu, Ankara'nın hala Avrupa bloğuna katılmaktan uzak olduğunu yeni bir teyitle, Türkiye'nin demokrasi, insan hakları ve yargı bağımsızlığında hala keskin bir düşüşe tanık olduğunu söyledi.


Avrupa Komisyonu, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetini Türkiye'ye ilişkin raporunda, 2021 genişleme stratejisi belgesi ve Türkiye dahil tüm aday ve potansiyel aday ülkeler için hazırladığı raporla ilgili olarak sert bir şekilde eleştirdi.

Raporda, Türkiye'de demokratik kurumların işleyişinde ciddi eksiklikler olduğu belirtilirken, demokrasideki gerilemenin devam ettiği, insan haklarındaki bozulma ve ifade özgürlüğündeki gerileme vurgulandı.

Raporda, Türkiye'deki başkanlık sisteminin yapısal kusurlar içerdiğine dikkat çekilerek, Avrupa Konseyi ve organlarının temel tavsiyelerinin uygulanması gerekliliği çağrısında bulunuldu.

Acil durum prosedürleri uygulanıyor

Raporda, Temmuz 2016'da başlayan olağanüstü hal sırasında alınan önlemlerin birçoğunun halen yürürlükte olduğuna dikkat çekildi. Olağanüstü halin Temmuz 2018'de sona ermesine rağmen, hükümet yetkililerine olağanüstü hal yetkileri veren bazı yasal hükümler, demokrasi ve temel haklar üzerinde önemli bir etkiye sahip olmaya devam ediyor” dedi. Temmuz 2021'de Parlamento, olağanüstü halin bu sınırlayıcı unsurlarının süresini bir yıl daha uzatmak için bir yasa tasarısı geçirdi. Olağanüstü hal döneminde KHK ile keyfi olarak görevden alınan kamu görevlilerine ilişkin dosya incelemesi Acil Durum İnceleme Kurulu tarafından henüz tamamlanmadı.

Terörle mücadeleye ilişkin hükümler

Raporda, “mevzuatın ve uygulanmasının, özellikle ulusal güvenlik ve terörle mücadele hükümlerinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası standartlarla tutarsız olduğunu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadından farklı olduğunu belirtti. Muhalefetin sesi ifade özgürlüğü, artan baskı ve kısıtlayıcı tedbirlerle susturuluyor. Gazeteciler, insan hakları savunucuları, avukatlar, yazarlar, muhalif politikacılar, öğrenciler ve sosyal medya kullanıcılarına yönelik ceza davaları ve mahkumiyetleri devam ediyor.

Yargı bağımsızlığının azalması

Genişleme Stratejisi Raporu'nda, “2016'daki darbe girişimi sonrası yargı sisteminde gözlenen gerileme devam ediyor. Özellikle yargı bağımsızlığı konusundaki sistemik eksiklikler ve hakim ve savcılar üzerindeki hukuka aykırı baskılar endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Yolsuzlukla mücadelede de ilerleme kaydedilmemiştir. Türkiye, uluslararası yükümlülüklerine uygun olarak yolsuzlukla mücadele kurumları kurmamıştır. Yasal çerçevedeki ve kurumsal yapıdaki eksiklikler, yolsuzluk davalarının soruşturulması ve kovuşturulması için siyasi etkinin hukuka aykırı kullanımına izin vermektedir. Yolsuzluğun tüm alanlarda yayılması endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Hükümetin yolsuzlukla mücadele stratejisi ve bu alanda bir eylem planının olmaması, yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele etme iradesinin olmadığını gösteriyor.”

Raporda muhaliflerin tutukluluk halinin devam ettiğine işaret edilerek, “Yasalar ve uygulamalar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarıyla uyumlu olmalıdır. Gazetecilerin, yazarların, avukatların, akademisyenlerin, insan hakları savunucularının ve eleştirel seslerin faaliyetlerine yönelik yaygın kısıtlamalar, özgürlüklerini olumsuz yönde etkilemeye ve otosansüre yol açmaya devam ediyor. Türkiye'nin, özellikle Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala davalarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamayı reddetmesi, yargının uluslararası ve Avrupa standartlarına uygunluğu konusunda endişelere yol açmaktadır. Türkiye'nin İstanbul Anlaşması'ndan çekilmesi, bu standartlara bağlılığının sorgulanmasına yol açmaktadır. Birçok alanda reform vaat eden yeni İnsan Hakları Eylem Planı, kritik konulara değinmiyor.”

Toplanma ve örgütlenme özgürlüğü azalıyor

“Barışçıl gösterilerde mükerrer yasaklar, orantısız müdahale ve aşırı güç kullanımı, protestoculara terör bağlantılı faaliyetler suçlamasıyla soruşturmalar, idari para cezaları ve yargılamalar ışığında, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü alanında ciddi bir gerileme daha yaşandı. Türk anayasası, mevzuatı ve uygulamaları Avrupa standartlarına veya uluslararası sözleşmelere uygun değildir.”

Raporda, sivil toplum meselelerinde devam eden ciddi düşüşe işaret edilerek, “Sivil toplum sürekli baskıyla karşı karşıya kaldı ve özgürce çalışma özgürlüğü ile ifade ve örgütlenme özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar devam etti” denildi.

Avrupa raporu, anayasal yapının, yürütme, yasama ve yargı organları arasında güçlü ve etkili bir güçler ayrılığı sağlamadan ve etkili bir gözetim ve denge mekanizmasının yokluğunda, demokratik hesap verebilirlik sağlamadan başkanlık düzeyinde yetkileri odaklamaya çalıştığını açıkladı. yürütme organının seçimi seçimlerle sınırlıdır.

Raporda, “Muhalefet partileri hedef alınmaya devam ediyor. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ülkenin ikinci büyük muhalefet partisinin kapatılmasına ilişkin iddianamesini kabul ederek, Türkiye'nin siyasi çoğulculuğunun zayıflığını ortaya koydu. Raporlama döneminde başkan, merkez bankası başkanını iki kez görevden aldı.”

Raporda ayrıca, özellikle ulusal güvenlik ve terörle mücadele ile ilgili hükümler olmak üzere mevzuat ve uygulamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası standartlarla çeliştiği ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarından farklı olduğu vurgulandı.

Muhalefet Milletvekili Gergerlioğlu, Türkiye'nin cezaevlerinin kapasitesini 2024 yılına kadar 500.000'e çıkarmayı hedeflediğini söyledi.

 

İnsan hakları savunucusu ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Türk hükümetinin cezaevlerinin kapasitesini 2024 yılına kadar 500.000'e çıkarmak için çalıştığını söyledi.


Gergerlioğlu, Karar gazetesi yazarları Elif Çakır ve Yıldar Oğur ile YouTube'da yaptığı röportajda cezaevlerindeki durumu ve eleştirmenleri hedef alan ve meşru faaliyetlerini suç sayan hükümet politikalarını anlattı.


Gergerlioğlu, Temmuz 2016'daki darbe girişiminden bu yana yüz binlerce kişinin kamu ve özel sektörden ihraç edildiğini, 1,5 milyondan fazla kişinin terör suçlamasıyla soruşturulduğunu da sözlerine ekledi.


“Bir ülkede 1,5 milyon insan terörist olur mu? Masumlar hukuksuz bir şekilde hapse atılıyor” dedi. Hükümet mevcut politikalarına devam etmek istiyor” dedi.


Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan 2020 istatistiklerine göre, Cumhuriyet savcıları 2016-2020 yılları arasında terör iddialarıyla ilgili 1.576 milyon soruşturma başlatmış ve bu davalardan 208.833'ünü sonuçlandırmıştır.


Türk hükümeti, daha da fazla insanı hapse atmak için yeni hapishaneler inşa etmeye devam ediyor, bu da zaten yüksek olan hapsetme oranını önemli ölçüde artıracak. Hükümet, 2021 yılının ilk çeyreğinde Antalya (Akseki), Giresun, Siirt, Tunceli, Kütahya ve Adıyaman illerinde altı yeni cezaevi inşaatı için 556 milyon lira ayırdı.


Avrupa Konseyi'nin son yıllık raporu, Türkiye'nin 100.000 kişi başına 357 mahkumla 2020'de 47 Avrupa Konseyi (CoE) ülkesi arasında en yüksek hapsedilme oranına sahip olduğunu ortaya koydu. Türk ceza infaz kurumlarında kapasiteleri 233.194 olmasına rağmen 297.019 tutuklu bulunuyor.


CoE raporuna göre, AK üyesi ülkelerde terör suçlamasıyla hüküm giyen 30.524 mahkumdan 29.827'si Türkiye'de.


Gergerlioğlu'na göre, 1.600'den fazla kritik hasta mahkum var.


Ağır hastaların çoğunun cezaevinde kalmaya uygun olmadığına dair adli ve tıbbi raporları olmasına rağmen, serbest bırakılmıyorlar. Yetkililer, toplum için potansiyel bir tehlike oluşturdukları gerekçesiyle onları serbest bırakmayı reddediyor.


Son zamanlarda, nadir görülen bir kanser türünden muzdarip kritik bir hasta olan Ayşe Özdoğan, inanç temelli Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle hapis cezasına çarptırıldı.


2016 darbe girişiminden bu yana Türkiye'de toplu gözaltı ve tutuklamalar yaşanıyor. AKP hükümeti, Gülen hareketini başarısız darbeyi planlamakla suçluyor, ancak hareket, başarısız darbe girişimine herhangi bir katılımını şiddetle reddediyor.


Eleştirmenler, darbe girişiminin ardından muhalefete yönelik kitlesel baskıya başlayan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, olayı muhalefeti kırmak için bir bahane olarak kullanmakla suçluyor.


İnsan Hakları İzleme Örgütü, Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddia edilen kişilerin Erdoğan'ın hedeflediği en büyük grup olduğunu söylüyor.

Tuesday, October 19, 2021

Cumhurbaşkanı Erdoğan, maaşına yüzde 14 zam yaptı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendine maaşına yüzde 14 oranında zam yaptı. 2022 bütçesinde Erdoğan'ın maaşı 100 bin TL oldu.


CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis'e sunulan bütçe teklifini kaynak gösterdiği açıklamasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendi maaşına yüzde 14.4 zam yaptığını söyledi. Özel, Erdoğan'ın maaşının 100 bin liranın üzerine çıktığını kaydetti.

TBMM’ye sunulan bütçe teklifine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi maaşına yüzde 14.4 zam yaptı. Eğer teklif kabul edilirse, Erdoğan’ın 88 bin lira olan maaşı 100 bin liraya çıkacak.

CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, TBMM’ye sunulan bütçe teklifi ile ilgili açıklama yaptı. Özel açıklamasında “TBMM’ye sunulan bütçe teklifine göre Tayyip Erdoğan kendi maaşını yüzde 14,4 oranında rekor zamla 100.000 TL’nin üzerine çıkardı. Alacağı aylık zam 4,5 asgari ücret tutarında” ifadelerine yer verdi.



Atina'da gizli Türkiye toplantısı! İngiltere: Erdoğan'ın günleri sayılı !!

 

Yunanistan'ın 127 yıllık sağcı gazetesi Estia, İngiltere'nin Atina, Lefkoşa ve Ankara büyükelçilerinin Yunan siyaset ve medya temsilcileriyle yaptıkları toplantıyla ilgili şok bir iddiada bulundu. Engiliz elçilerin, Yunan medyası ve işadamlarına “Erdoğan'ın günleri sayılı, kansız bir geçişe gidiyoruz” dediği iddiasını manşetine çekti. Toplantıda darbe senaryoları da konuşulmuş.

Yunanistan'ın muhafazakar-sağ eğilimli en eski gazetesi Estia, dünkü sayısında, İngiltere'nin Atina, Kıbrıs Rum Yönetimi ve Ankara büyükelçilerinin, Yunan hükümetinin bakanları, ana muhalefet Syriza partisi temsilcileri, gazete yayın yönetmenleri, köşe yazarları ve analistleri Yunanistan'da bir araya getirerek, Türkiye'yi tartıştığı ve "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kansız gidişi'nden söz ettiğini öne sürdü.

Toplantıyı Atina Büyükelçisi düzenledi

Akşam’ın haberine göre gazete, "Atina, Lefkoşa ve Ankara gibi kilit görevlerdeki üç önemli İngiliz Büyükelçinin komşu ülke Türkiye'deki durum konusunda görüş alış-verişi alışılagelen bir uygulama değil, üstelik bu kadar geniş katılımla" ifadesini kullanarak, İngiltere'nin Atina Büyükelçisi Matthew Lodge'un organizasyonunu 'olağanüstü' diye değerlendirdi.

Dört kaynaktan araştırdık

Gazete, "Buluşmanın ilk olarak gizli kalması planlanmıştı. Ancak görüşme sızdırıldı. Gazetemiz de en azından dört kaynakla iletişime geçerek toplantıda konuşulanları ve tam katılımcılarını, ayrıca tartışmanın tam içeriğini öğrenmeye çalıştı" dedikten sonra edindiği bilgileri şöyle aktardı:

Ankara Büyükelçisi konuştu

"İşin özü, büyükelçilerin Türkiye'ye ilişkin çizdikleri resimde. İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi (Dominick Chilcott), İngiltere Savunma Bakanlığı'ndan bir üst düzey yetkilinin de önünde, artık Erdoğan'ın iktidardaki günlerinin sayılı olduğunu, yeni bir duruma kansız bir geçişin ihtimal dışı olmadığını söyledi. Bunun üzerine (Erdoğan'ın) sağlığına dair söylentilere dair detaylı bir tartışma yaşandı."




Monday, October 18, 2021

Diyanet'in yılın ilk 6 ayında personel gideri 5.2 milyar TL oldu

Diyanet'in 2021 yılının ilk ayında ayında personel harcaması 5.2 milyar lirayı buldu. Harcama, geçen yılın aynı dönemine göre 703 milyon lira arttı.



AKP'nin din işlerinden sorumlu Diyanet'in Ocah-Haziran 2021 döneminde yalnıca personel için harcadığı para 5.2 milyar lirayı buldu. 128 bin 534 kişinin görev yaptığı Diyanet'e 2021 yılı için 13 milyar lira bütçe ayrılmıştı.

Diyanet'in, Mali Durum ve Beklentiler Raporu'nda yer alan bilgilere göre personel giderlerinde 2020 yılının ilk 6 ayına göre yüzde 13.05 oranında artış oldu. 2020'in ilk 6 ayında personele harcanan para 4.6 milyar lira olarak gerçekleşirken, bu rakam 2021'in ilk 6 ayında 5.2 milyar lirayı geçti.

PERSONEL HARCAMASI YÜZDE 25 ARTTI

 2020'de personel için toplam 8.8 milyar lira harcandı. 2021 yılı sonuna kadar ise bu miktarın 11 milyar lirayı bulması bekleniyor. Böylece bu yıl personel harcamalarında yüzde 25 oranında bir artış olacak.

İLK 6 AYDA GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE 703 MİLYON LİRA FAZLA HARCANDI

Diyanet'te en çok para personele gidiyor. Yılın ilk 6 ayında memurlara harcanan paranın miktarı tam 4.1 milyar lira oldu. Sözleşmeli personele de 1 milyar lira harcandı. Raporda, bu yılın ilk 6 ayında harcamaların geçen yılın aynı dönemine göre toplam 703 milyon 917 bin 18 lira arttığı belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

"Bu farkın içinde personel giderlerinin payı yüzde 86.63 (artış), SGK devlet primi giderlerinin payı yüzde 13.69 (artış), mal ve hizmet alımlarının payı yüzde 0.97 (azalış), cari transferlerin payı yüzde 2.14 (azalış) ve sermaye giderlerinin payı yüzde 2.79 (artış) olarak gerçekleşmiştir."


Türk vatandaşı: Erdoğan yalan söyleyip duruyor umarım seçimi kazanmaz sözlerini ekledi.

 Bir vatandaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan, yalancı olarak nitelendirerek, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmamasını diledi.

Erdoğan liderliğindeki hükümetin krizi tanımayı reddetmesi ışığında, birçok vatandaşın ekonomik krizle ilgili öfke ve kızgınlıklarını kontrol etmesi zorlaştı.

Bir Türk vatandaşı, cumhurbaşkanının vatandaşların ekonomiden memnun olduğu açıklamasını kınadı.

Vatandaş, Erdoğan'ın sadece muhalefet lideri Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında konuşmasını duyduğunu ve onu eleştirdiğini söyledi.

Öfkeli vatandaş Erdoğan'ın hiçbir şey bilmediğini, hayatının yalan olduğunu söyledi.

Vatandaş, Erdoğan'ın sürekli muhalefet liderinden bahsetmek yerine - halktan biri olarak - kendisiyle konuşmasını istedi.

Ve vatandaş devam etti: "Acıktım, maaşım sadece 84 lira arttı. Açım. Konuş benimle. İnşallah önümüzdeki seçimleri kazanamazsın."

Erdoğan'ın son açıklamalarında Türkiye'de ekonominin düzeldiğini ve büyümenin arttığını vurgulaması dikkat çekicidir.

Ekonomist Atilla Yeşilada, geçtiğimiz günlerde Erdoğan'ın emekli olması dışında doların değer kaybetmesinin mümkün olmadığını belirterek, “Çünkü kendisine verilebilecek tüm ekonomik tavsiyeler kendisine verildi, Erdoğan hiçbirini dinlemiyor. Şu anda Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu bence başkanlık sistemi ve Erdoğan. Naji Agbal'ın görevden alınmasından, faiz oranlarının çok yüksek olduğu şeklindeki açıklamalarına kadar her zaman yanlış ekonomik bilgilere dayalı açıklamalar yaptı... O gitmeden önce işlerin düzeleceğine dair hiçbir umudum yok.”


Sunday, October 17, 2021

Türkiye'de Müslüman Kardeşler krizleri patladı

 Türkiye’deki Müslüman Kardeşler, İbrahim Münir’i örgütte tutmayı reddedip gruba destek vermediği için onu öldürme sözü verdi.


 Örgütün eski Genel Sekreteri Mahmut Hüseyin liderliğindeki Türkiye cephesi ile Müslüman Kardeşler’in genel rehber yardımcısı İbrahim Münir liderliğindeki diğer cephe ile Londra’da ikamet eden oyuncuları arasında savaş çıktı.


Kaynaklar, Mahmud Hüseyin ve Türkiye Grubu’ndan yardımcılarının, İstanbul’da Muhtar el-Ashry, Medhat al-Haddad ve Saber Aboul Fotouh’un da aralarında bulunduğu toplantılar düzenledikleri için İbrahim Münir’i devirmek için plan yaptığını söyledi.  Anlaşmada, Münir’in Türkiye ofisini ve Şura Konseyi’ni feshetmeyle ilgili son kararlarını durdurmak ve kabul etmemek için çeşitli idari ofislerle koordinasyon içinde olmayı kabul ettiler.  Münir’in, gruba destek verilmemesi nedeniyle görevinden alınmasına hazırlık olarak uluslararası örgüt grubuna karşı bir blok oluşturuldu.


Ayrıca, İbrahim Münir, Müslüman Kardeşler’in Tunus, Fas ve Moritanya’da çöküşüne neden oldu.Mahmud Hüseyin liderliğindeki Türkiye grubu, iletişim sitelerinde İbrahim Münir’e karşı karalama kampanyaları başlatmak için elektronik komitelerini görevlendirmeyi kabul etti ve grubun Mısır, Türkiye ve Tunus’taki başarısızlıklarını ona atfetti.


Onu, Türkiye’deki grubun liderlerinin ve unsurlarının korunmasını garanti eden kararlar almakta tereddüt etmek ve son olayların tırmanmasını ve ardından Müslüman Kardeşler’in uydu kanallarının kısıtlanmasına yönelik kararları önlemek için Türk yetkililere müdahale etmemekle veya arabuluculuk yapmamakla suçladı. Medya programlarını durdurdu, Türk makamlarının talimatlarına uydu ve grubun idari ofisini ve Şura Meclisini feshetme ve geçen Temmuz ayında yapılması planlanan ülke seçimlerinin 6 ay ertelenmesi yönünde kararlar aldı.

Hukukun Üstünlüğü Endeksi: Türkiye 139 ülke arasında 117. sırada

 2021 Hukukun Üstünlüğü Endesi (Rule of Law Index) yayımlandı. Buna göre Türkiye, hukukun üstünlüğü konusunda 139 ülke arasında 117’inci sırada yer aldı. 2020 yılında 107’inci sırada olan Türkiye bir yıl için 10 puan birden geriledi.


The World Justice Project’in (WJP) hazırladığı 2021 endeksinde hukukun üstünlüğü, devlet yetkililerin üzerinde kısıtlamalar, yolsuzlukla mücadele, şeffaflık, temel haklar, kişilerin can ve mal güvenliği, hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanması ve vatandaşların adalete erişebilirliği başlıkları ele alındı.


İlk üç değişmedi

Hukukun üstünlüğünde ilk 10’da yer alan ülkeler; Danimarka, Norveç, Finlandiya, İsveç, Almanya, Hollanda, Yeni Zelanda, Lüksemburg, Avusturya ve İrlanda oldu. Geçtiğimiz yıl da ilk üçte Danimarka, Norveç ve Finlandiya vardı.


Sudan, Rusya, Çin ve Belarus’un gerisinden kalan Türkiye’yi Kongo ve İran takip etti.


Türkiye orta-üst gelir grubunda sondan ikinci sırada

Adalet ve hukukun üstünlüğü anlayışında gelir grubuna göre sınıflandırma yapıldığında ise Türkiye, orta üst gelir grubunda olan 40 ülke arasında 38’inci sırada yer aldı.


Devlet yetkilileri üzerindeki kısıtlamalar, gücünün sınırlandırılması konusunda ise Türkiye 139 ülke arasından 134’üncü sırada yer aldı.


Türkiye yolsuzlukla mücadele konusunda ise 134 ülke arasında 69’uncu sırada yer aldı.


Şeffaflıkta 107, temel haklarda 133. sırada

Şeffaflıkta Afganistan’ın hemen üstünde yer alarak 107’inci sırada olan Türkiye, temel haklar konusunda 133’üncü sırada yer aldı. Yani sondan 8’inci sırada.


Kişilerin can ve mal güvenliği başlığında ise Türkiye 83’üncü sırada yer aldı. Türkiye’yi Rusya takip etti.


Türkiye, adalete erişebilirlikte 113’üncü sırada; ceza hukukundaysa 103’üncü sırada yer aldı.


"6'lı masa İmamoğlu'nun adını açıklayacak!" Hapis cezasından sonra çok konuşulacak iddia

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis kararı siyaseti hareketlendirdi. İmamoğlu'nun Saraçhane'de ...