Wednesday, October 20, 2021

Türkiye, demokrasi ve insan hakları alanındaki zayıf siciliyle Avrupa Birliği'ne katılmaktan çok uzak

 Avrupa Komisyonu, Ankara'nın hala Avrupa bloğuna katılmaktan uzak olduğunu yeni bir teyitle, Türkiye'nin demokrasi, insan hakları ve yargı bağımsızlığında hala keskin bir düşüşe tanık olduğunu söyledi.


Avrupa Komisyonu, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetini Türkiye'ye ilişkin raporunda, 2021 genişleme stratejisi belgesi ve Türkiye dahil tüm aday ve potansiyel aday ülkeler için hazırladığı raporla ilgili olarak sert bir şekilde eleştirdi.

Raporda, Türkiye'de demokratik kurumların işleyişinde ciddi eksiklikler olduğu belirtilirken, demokrasideki gerilemenin devam ettiği, insan haklarındaki bozulma ve ifade özgürlüğündeki gerileme vurgulandı.

Raporda, Türkiye'deki başkanlık sisteminin yapısal kusurlar içerdiğine dikkat çekilerek, Avrupa Konseyi ve organlarının temel tavsiyelerinin uygulanması gerekliliği çağrısında bulunuldu.

Acil durum prosedürleri uygulanıyor

Raporda, Temmuz 2016'da başlayan olağanüstü hal sırasında alınan önlemlerin birçoğunun halen yürürlükte olduğuna dikkat çekildi. Olağanüstü halin Temmuz 2018'de sona ermesine rağmen, hükümet yetkililerine olağanüstü hal yetkileri veren bazı yasal hükümler, demokrasi ve temel haklar üzerinde önemli bir etkiye sahip olmaya devam ediyor” dedi. Temmuz 2021'de Parlamento, olağanüstü halin bu sınırlayıcı unsurlarının süresini bir yıl daha uzatmak için bir yasa tasarısı geçirdi. Olağanüstü hal döneminde KHK ile keyfi olarak görevden alınan kamu görevlilerine ilişkin dosya incelemesi Acil Durum İnceleme Kurulu tarafından henüz tamamlanmadı.

Terörle mücadeleye ilişkin hükümler

Raporda, “mevzuatın ve uygulanmasının, özellikle ulusal güvenlik ve terörle mücadele hükümlerinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası standartlarla tutarsız olduğunu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadından farklı olduğunu belirtti. Muhalefetin sesi ifade özgürlüğü, artan baskı ve kısıtlayıcı tedbirlerle susturuluyor. Gazeteciler, insan hakları savunucuları, avukatlar, yazarlar, muhalif politikacılar, öğrenciler ve sosyal medya kullanıcılarına yönelik ceza davaları ve mahkumiyetleri devam ediyor.

Yargı bağımsızlığının azalması

Genişleme Stratejisi Raporu'nda, “2016'daki darbe girişimi sonrası yargı sisteminde gözlenen gerileme devam ediyor. Özellikle yargı bağımsızlığı konusundaki sistemik eksiklikler ve hakim ve savcılar üzerindeki hukuka aykırı baskılar endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Yolsuzlukla mücadelede de ilerleme kaydedilmemiştir. Türkiye, uluslararası yükümlülüklerine uygun olarak yolsuzlukla mücadele kurumları kurmamıştır. Yasal çerçevedeki ve kurumsal yapıdaki eksiklikler, yolsuzluk davalarının soruşturulması ve kovuşturulması için siyasi etkinin hukuka aykırı kullanımına izin vermektedir. Yolsuzluğun tüm alanlarda yayılması endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Hükümetin yolsuzlukla mücadele stratejisi ve bu alanda bir eylem planının olmaması, yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele etme iradesinin olmadığını gösteriyor.”

Raporda muhaliflerin tutukluluk halinin devam ettiğine işaret edilerek, “Yasalar ve uygulamalar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarıyla uyumlu olmalıdır. Gazetecilerin, yazarların, avukatların, akademisyenlerin, insan hakları savunucularının ve eleştirel seslerin faaliyetlerine yönelik yaygın kısıtlamalar, özgürlüklerini olumsuz yönde etkilemeye ve otosansüre yol açmaya devam ediyor. Türkiye'nin, özellikle Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala davalarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamayı reddetmesi, yargının uluslararası ve Avrupa standartlarına uygunluğu konusunda endişelere yol açmaktadır. Türkiye'nin İstanbul Anlaşması'ndan çekilmesi, bu standartlara bağlılığının sorgulanmasına yol açmaktadır. Birçok alanda reform vaat eden yeni İnsan Hakları Eylem Planı, kritik konulara değinmiyor.”

Toplanma ve örgütlenme özgürlüğü azalıyor

“Barışçıl gösterilerde mükerrer yasaklar, orantısız müdahale ve aşırı güç kullanımı, protestoculara terör bağlantılı faaliyetler suçlamasıyla soruşturmalar, idari para cezaları ve yargılamalar ışığında, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü alanında ciddi bir gerileme daha yaşandı. Türk anayasası, mevzuatı ve uygulamaları Avrupa standartlarına veya uluslararası sözleşmelere uygun değildir.”

Raporda, sivil toplum meselelerinde devam eden ciddi düşüşe işaret edilerek, “Sivil toplum sürekli baskıyla karşı karşıya kaldı ve özgürce çalışma özgürlüğü ile ifade ve örgütlenme özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar devam etti” denildi.

Avrupa raporu, anayasal yapının, yürütme, yasama ve yargı organları arasında güçlü ve etkili bir güçler ayrılığı sağlamadan ve etkili bir gözetim ve denge mekanizmasının yokluğunda, demokratik hesap verebilirlik sağlamadan başkanlık düzeyinde yetkileri odaklamaya çalıştığını açıkladı. yürütme organının seçimi seçimlerle sınırlıdır.

Raporda, “Muhalefet partileri hedef alınmaya devam ediyor. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ülkenin ikinci büyük muhalefet partisinin kapatılmasına ilişkin iddianamesini kabul ederek, Türkiye'nin siyasi çoğulculuğunun zayıflığını ortaya koydu. Raporlama döneminde başkan, merkez bankası başkanını iki kez görevden aldı.”

Raporda ayrıca, özellikle ulusal güvenlik ve terörle mücadele ile ilgili hükümler olmak üzere mevzuat ve uygulamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası standartlarla çeliştiği ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarından farklı olduğu vurgulandı.

No comments:

Post a Comment

"6'lı masa İmamoğlu'nun adını açıklayacak!" Hapis cezasından sonra çok konuşulacak iddia

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis kararı siyaseti hareketlendirdi. İmamoğlu'nun Saraçhane'de ...