Monday, January 31, 2022

Erdoğan’ın sahneye çıkardığı çocuk Kılıçdaroğlu'na 'hain' dedi


 Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trabzon'daki konuşması sırasında kürsüye çıkarılan 10 yaşındaki çocuk, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na “hain” dedi, Erdoğan için oy istedi. Küçük çocuğun ''Bay Kemal, Cumhurbaşkanı amcamın karşısında kim? O adam hain hain. En iyi adam burada, oyunuzu ona verin'' sözleri hayrete düşürürken CHP lideri Kılıçdaroğlu, ''Lütfen küçük çocuğumuzla ilgili haberi paylaşmayın, kötü söz söylemeyin. O daha çok küçük'' dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon'da toplu açılış töreninde konuştu. Konuşmasında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu hedef alan Erdoğan, ''Bir ihale yapmışız, bu ihalede de 5’li çete diyor müteahhit firmalara. Bu firmalara biz burayı 3 kat fazlasına bir rakamla verdiğimizi ve bir kağıt gösteriyor güya benim imzam var. Ben ihalelere imza atmam Bay Kemal yalancılığını ispat ettin'' ifadelerini kullandı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trabzon'daki konuşmasının ardından 10 yaşındaki bir çocuğu kürsüye çağırarak söz verdi. Küçük çocuk, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na “hain” derken, Erdoğan'a oy istedi.


Küçük çocuğun, “Bay Kemal, Cumhurbaşkanı karşısında kim? O adam hain hain. En iyi adam burada, oyunuzu ona verin'' sözlerinin sahnede bulunan bakanlar ve Erdoğan tarafından gülümsemeyle karşılanması dikkat çekti.


'KÖTÜ SÖZ SÖYLEMEYİN, O DAHA ÇOK KÜÇÜK'


CHP lideri Kılıçdaroğlu, twitter hesabından olaya ilişkin açıklamada bulundu. Haberin paylaşılmaması için çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, ''Lütfen küçük çocuğumuzla ilgili haberi paylaşmayın, kötü söz söylemeyin. O daha çok küçük. Ayrıca tüm örgütlerimizden istirhamımdır, duygularımıza yenilmeden, çocuk pedagojisi ne diyorsa ona uyun!'' dedi.

Kılıçdaroğlu beklenen videoyu yayınladı! ‘Sarayın trolleri ifşa oldu’

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yayımladığı videoda, "Halkımızdan vergiyle, zamlarla çalınan paraları, devasa bir trol ağını beslemek için harcıyorlar. Milletin mutfağı yangın yeri, Sarayın tek derdi illegal dinleme, mobese ile izleme, trollerle küfür kıyamet. Ahlaksızlığın sınırı yok, çocuklar bile araç..." dedi. Videoda bazı isimler de sayan Kılıçdaroğlu, "Son 6 ayda beni etiketleyen 700 binden fazla tweet atılmış. Bunların 300 binini bu maaşlı trollere ürettirmişler" dedi.


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu akşam, 21.00'de sarayın bana atadığı trollerimi ve Türkiye’nin tüm trollerini davet ediyorum, konuşacaklarımız var” mesajını paylaşmıştı.


Saat 21.00'da beklenen açıklamayı yapan Kılıçdaroğlu, “Halkımızdan vergiyle, zamlarla çalınan paraları, devasa bir trol ağını beslemek için harcıyorlar. Milletin mutfağı yangın yeri, Sarayın tek derdi illegal dinleme, mobese ile izleme, trollerle küfür kıyamet. Ahlaksızlığın sınırı yok, çocuklar bile araç…” dedi.


“DEVASA BİR TROL AĞI”


CHP lideri yayımladığı videoda ise şu ifadeleri kullandı;


“Bugün saray tarafından bana özel olarak atanan trolleri ve Türkiye genelinde kurulan devasa trol ağını anlatmak için sizleri davet ettim” diyen Kılıçdaroğlu, açıklamalarına şöyle devam etti;


“Biliyorsunuz bu sarayın şatafatını devam ettirmek için beslediği yapılar var. Milletin mutfağı faturalardan kırılırken, devasa bir trol ağı Hazine'den çalınan paralarla besleniyor. Bir tek imzayla.


“İLLEGAL BİR ORDU TROLLER”


Neden 6 milyar lira beşli çeteden birine aktarılıyor? Onlar bu parayla havuz medyası gibi kanalları finanse ediyorlar. Finanse edilen diğer bir illegal ordu da işte bu troller.


Sizin paranızı önce Hazine'ye alıyorlar, sonra bunlara aktarıyorlar. Ama yetmiyor artık Hazine. Onun için sizlere döndüler; vergi üstüne vergi, zam üstüne zam, faturayı yine size çıkarıyorlar. Çünkü yeniden götürmek üzere Hazine'ye para aktarmaları gerekiyor.


TROLLERİ DEŞİFRE EDEN RAPORU AÇIKLADI: HEPSİ ELİMİZDE


‘Trollerin' deşifresi için araştırma yaptırdığını açıklayan ve sonuçları paylaşan CHP lideri, “Ben de bu trol ağının deşifre edilmesi için araştırmacılardan yardım istedim. Elimde bir rapor var. Bu rapor, dünyada bir ilk. İllegal bir trol ağının nasıl çalıştığını gösteriyor. Ayrıca da isim isim deşifre ediyor bu trolleri. Hepsi elimizde” dedi.

Sunday, January 30, 2022

Steve Hanke: Türkiye'de gerçek enflasyon %58,75

 Dünyaca ünlü ekonomist Steve Hanke, Türkiye'deki parasal enflasyon oranına ilişkin resmi rakamları sorgulayan bir değerlendirme yayınladı.


Türkiye'deki sosyal medya öncülerinin yakından takip ettiği Johns Hopkins Üniversitesi'nde uygulamalı ekonomi profesörü olan Hanke, Türkiye'deki gerçek enflasyon oranının hükümetin yayınladığı resmi istatistiklerin üç katı olduğunu belirtti.

Hanke, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın Ekim ayı resmi enflasyon oranını yüzde 19,89 olarak açıkladığını ancak bu istatistiklerin gerçeği yansıtmadığını belirtti.

Yüksek frekanslı veriler ve SAGP sözleşme modelleri kullanılarak Türkiye'de gerçek enflasyon oranının yüzde 58,75 olduğu tespit edildi. Bu durum hem TC Merkez Bankası'nın hem de Türkiye Cumhurbaşkanı'nın günlük olarak yaptığı sahtekarlıklardan daha ağır basmaktadır."

İstatistik Kurumu başkanı Saeed Erdal Dinger, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın aldığı bir kararla, otoritenin ülkenin 19 yılda tanık olduğu en yüksek parasal enflasyon oranını yayınlamasına yanıt olarak değerlendirilen görevden alındı. 2021 Aralık ayı için yüzde 36,1 olarak gerçekleşti.

Türkler Kasım 2021'de AB'ye 2.571 sığınma başvurusunda bulundu


Türkler, Kasım ayında Afganlar, Suriyeliler, Iraklılar, Venezuelalılar ve Pakistanlılardan sonra en büyük sığınmacı grubu olan AB, Norveç ve İsviçre'ye (EU+) 2.571 sığınma başvurusunda bulundu.


 Türk Tutanakları, Avrupa Birliği İltica Dairesi (EUAA) tarafından yayınlanan bir analize atıfta bulunarak bildirdi.


Ajans, Kasım 2021'deki sığınma başvurularının, AB+'da uluslararası koruma için yapılan yaklaşık 71.400 başvuru ile Eylül ayında kaydedilen seviyenin çok altında, beş yılın ikinci en yüksek seviyesi olduğunu söyledi.


Kasım ayında 13.040 başvuruda bulunan Afganlar, en büyük başvuran grubu olmaya devam ederken, onu Suriyeliler (11,497 başvuru), Iraklılar (4.267), Venezuelalılar (3.281) ve Pakistanlılar (2.784) izledi.


Şu anda tüm başvuru sahiplerinin yüzde 3,6'sını oluşturan AB'deki Türk vatandaşları tarafından yapılan sığınma başvuruları, 2016'daki başarısız darbe girişiminin ardından önemli ölçüde arttı.


Türk hükümeti, 2016'daki başarısız darbe girişiminin ardından inanç temelli Gülen hareketinin takipçilerini hedef alan büyük bir baskı başlattı, ancak Türk hükümeti herhangi bir müdahaleyi şiddetle reddetse de, bu hareketi hareketi suçladı.


O zamandan beri Batı Avrupa ülkelerine sığınan Türklerin sayısı artıyor.


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, darbe girişiminden bu yana Gülen hareketi yandaşlarına yönelik operasyonlarda Kasım ayında toplam 319.587 kişinin gözaltına alındığını ve 99.962 kişinin tutuklandığını duyurdu.


Türk hükümeti ayrıca darbe girişiminin ardından Gülen bağlantılı olduğu iddiasıyla 130.000'den fazla memuru işten çıkardı.


Hapsedilen binlerce kişiye ek olarak, diğer birçok Gülen hareketi takipçisi hükümetin baskısından kaçınmak için Türkiye'den kaçmak zorunda kaldı. 

Friday, January 28, 2022

Erdoğan: 14 Şubat'taki BAE ziyaretim "yeni bir sayfa" açacak

 


Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çarşamba günü yaptığı açıklamada, 14 Şubat'ta BAE'yi ziyaret edeceğini ve Ankara'nın Körfez ülkeleriyle ilişkileri çözmeye çalışması nedeniyle bu ziyaretin iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açacağını söyledi.


Erdoğan, NTV'ye verdiği demeçte, İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog'un Şubat ayı ortasından önce Türkiye'yi ziyaret edeceğini ve bunun iki ülke arasındaki gergin ilişkilerde yeni bir sayfa açacağını da sözlerine ekledi. Erdoğan, "İsrail'e yönelik her alanda adım atmaya hazır" olduğunu vurguladı.


İki ülke arasındaki yakınlaşma, özellikle Erdoğan ile İsrailli yetkililer arasında gerçekleşen telefon görüşmeleri aracılığıyla haftalar önce başladı.


Ve geçen hafta, Türk cumhurbaşkanı, ülkesinin İsrail ile Yahudi devleti arasındaki gergin ilişkileri düzeltme arzusunun bir göstergesi olarak, Doğu Akdeniz'de bir gaz boru hattı projesinde İsrail ile işbirliği yapmaya hazır olduğunu söyledi.


Erdoğan'ın açıklaması, ekonomik kriz içindeki Türkiye'nin bir dizi bölgesel hasımla ilişkilerini geliştirmek için adımlar attığı bir yılın hemen ardından geldi.


2010 yılında Gazze Şeridi'ne giden bir Türk deniz konvoyuna düzenlenen baskın sırasında 10 sivilin öldürülmesiyle Türkiye-İsrail ilişkileri gerildi.


Ardından İsrail ve aralarında Türkiye'nin tarihi düşmanı Yunanistan'ın da bulunduğu bir grup ülke, Doğu Akdeniz gazını Avrupa'ya taşımak için ortak bir boru hattı üzerinde çalışmaya başladı.


Türkiye projeye şiddetle karşı çıktı ve bölgenin enerji zenginliği üzerindeki toprak iddialarını savundu.

Thursday, January 27, 2022

Şırnak'ta Türk polis aracının çarptığı 23 yaşındaki genç hayatını kaybetti.


 Mezopotamya Haber Ajansı'nın (MA) bildirdiğine göre, güneydoğudaki Şırnak ilinde zırhlı polis aracının çarpması sonucu Abdulgaffar Dayan (23) Çarşamba günü öldü.


Rapora göre, Şırnak'ın Cizre ilçesinde Pazartesi günü bir zırhlı araç Dayan'a caddenin karşısına geçerken çarptı. Cizre Devlet Hastanesi'nin acil servisine kaldırılan adam daha sonra hayatını kaybetti.


Türk ordusu ile yasadışı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasında devam eden çatışmalar nedeniyle yoğun bir askeri varlığın bulunduğu Güneydoğu'da sivillerin zırhlı araçlarla öldürülmesi yaygın.


Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) bir raporuna göre, 2018'den bu yana 9'u çocuk ve biri engelli olmak üzere toplam 16 yaya devlet araçlarının çarpması sonucu öldü.


Aynı dönemde meydana gelen benzer olaylarda 13'ü çocuk 41 kişi yaralandı.


3 Eylül akşamı Şırnak'ta polis aracının çarptığı 7 yaşındaki Mihraç Miroğlu'na zırhlı aracın çarptığı sırada, kaldırıldığı İdil Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ölü olarak telaffuz edildi.


Makina Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Mehmet Emin Tümür'e göre, zırhlı araçlar çok ağır ve yerleşim alanları için çok büyük.


"Bu araçların çok fazla kör noktası var ve çevrenizi algılamak zor" dedi. "Bu araçlar hız sınırının üzerinde sürülürse, onları kontrol etmek çok zorlaşıyor."


Tümür, araçların şehirlerde kullanılması için daha iyi duyusal cihazlarla donatılması gerektiğini söyledi. Tarlalarda ve savaş alanlarında kullanılmak üzere geliştirildiğinden şehir trafiğinde ve yaya alanlarında kullanılmalarının oldukça tehlikeli olduğunu sözlerine ekledi.

Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Marmaray arıza yaptı: Yüzlerce yolcu yaya kaldı

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “İstanbul’da yönetim zafiyeti olduğu ilk anlardan itibaren görüldü” diyerek açıklama yaptığı sırada Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na bağlı Marmaray’dan arıza açıklaması geldi.


AKP Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul’daki kar nedeniyle İBB’yi hedef aldığı sırada Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Marmaray arıza yaptı, yolcular karla kaplı raylardan yürümek zorunda kaldı.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “İstanbul’da yönetim zafiyeti olduğu ilk anlardan itibaren görüldü” diyerek açıklama yaptığı sırada Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na bağlı Marmaray’dan arıza açıklaması geldi. Gebze yönüne giden yolcular buz gibi havada karla kapı raylardan yürümek zorunda kaldı. Arıza nedeni giderilmeyince diğer istasyonda bekleyen vatandaşlar isyanlarını sosyal medyadan duyurdu.

Avrupa Konseyi parlamenter meclisi Türkiye'yi zorla kaybetmeler konusunda eleştirdi

 

Avrupa'nın hukukun üstünlüğünü destekleyen en büyük hükümetler arası organı olan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (PACE), Türkiye'yi çok sayıda davada zorla kaybetme faillerine sağladığı cezasızlık nedeniyle eleştirdi.


PACE tarafından Perşembe günü tartışılacak olan bir taslak raporda, Fransa'dan Raportör André Gattolin, Türkiye'yi yıllarca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarını uygulamamasının şok olduğunu söyleyerek, bir dizi zorla kaybetme konusunda Türkiye'yi hedef aldı. (AİHM) bu tür davalarda


“Avrupa Konseyi topraklarında zorla kaybetmelerin sona erdirilmesi” başlıklı rapor, PACE'nin Hukuki İşler ve İnsan Hakları Komitesi tarafından hazırlandı ve büyük olasılıkla Perşembe günü yapılacak oylamada onaylanacak.


Gattolin, bu tür davalarda Türkiye'yi de eleştiren BM'nin Zorla veya Gönül Dışı Kaybetmeler Çalışma Grubu'na (WGEID) atıfta bulunarak, Türkiye'nin diğer cezai suçların bir unsuru olarak ele alınan özerk bir zorla kaybetme suçunun bulunmadığını söyledi.


Türkiye'de askeri, polis veya istihbarat teşkilatlarının unsurlarının dahil olduğu zorla kaybetmeler 2016'dan beri artıyor, ancak 1970'ler ve 1990'lardan çok sayıda vaka hala çözümsüz kalıyor.


Türk istihbarat teşkilatı MİT tarafından gerçekleştirilen son kaçırma ve adam kaçırma dalgası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetini eleştiren bir grup olan Gülen hareketinin üyelerini hedef aldı. Birçok vaka, mağdurlar duruşmalarda ifade verdiğinde belgelendi, ancak hükümet bu tür vakaları soruşturmakla hiç ilgilenmedi, bu da zorla kaybetmelerin aslında Erdoğan hükümetinin üst kademeleri tarafından onaylandığını düşündürdü.

Wednesday, January 26, 2022

Avrupa Mahkemesi: Türkiye aleyhine açılan davalarda %30 artış

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı Robert Spano, Türk hükümeti aleyhine açılan davaların bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 13 oranında artış kaydettiğini açıkladı.


Türklerin Avrupa Mahkemesi'ne 2021 yılında getirdiği dava sayısı bir önceki yıl 62 bin iken 70 bin 150'ye yükseldi.

Son 2021'deki gelişmeleri vurgulamak için bir dizi gazeteciyle yaptığı toplantıda Spano, 2021 yılına ilişkin istatistikleri açıkladı ve gazetecilerin bu konudaki sorularını yanıtladı.

Türkiye, yabancı medyanın Türkiye hakkında birçok soru sormasıyla toplantının büyük bölümünü işgal etti.

Spano, davaların yüzde 70'ini Rusya, Türkiye ve Ukrayna'dan gelen taleplerin oluşturduğunu açıklayarak, Türkiye'den gelen derdest dava sayısının yüzde 30 civarında bir artış kaydederek 15 bin 250 başvuruya ulaştığını ve bu sayının yüzde 21,7'ye tekabül ettiğini kaydetti. Mahkeme önünde bekleyen toplam dava sayısı.

Spano, Türkiye'den gelen taleplerdeki büyük artışın nedeninin, acımasız darbe girişimi sonrası görülen davaların büyük bir bölümünün tamamlanmasından kaynaklandığını belirterek, yargı kararlarına karşı yapılan başvuruların çokluğuna işaret etti.

Spano, 2021 yılının Türkiye aleyhine açılan 78 davada kesin hüküm verildiğini, bu davaların 76'sının anlaşmanın çeşitli hükümlerinin ihlal edildiği kesin hükümler olduğunu belirterek, ifade özgürlüğüne ilişkin onuncu maddenin en öne çıkan madde olduğunu kaydetti. ihlal edilen maddeler arasında.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı, Türkiye'nin bu maddeyi 31 kez ihlal ettiğini ve Sözleşme'ye üye ülkeler arasında en çok kınanan ülke haline geldiğini belirterek, Türkiye'nin özgürlükler ve haklarla ilgili V. Maddeyi ihlal etmekten 29 kez mahkum edildiğini kaydetti. güvenlik ve adil yargılanma hakkıyla ilgili VI. Maddeyi 22 kez ihlal etti.

Sabno, mahkemenin başarısının karara bağlanan dava sayısıyla değil, karara bağlanan en önemli davalarla ölçülmesi gerektiğini vurguladı.

2021'ınTürkiye'de Azınlık ve Mülteci Hakları

 


Türkiye'deki azınlıklar ve mülteciler yıl boyunca hak ihlallerine, nefret söylemlerine ve saldırılara maruz kalmaya devam etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kilit müttefiki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yıl boyunca özellikle Kürtlere karşı bölücü aşırı milliyetçi bir söylem kullanmaya devam ederek nefret suçlarının artmasına katkıda bulundu.


Hükümet, azınlık dini topluluklarına tüzel kişilik verilmesi ve yönetim kurulu üyesi seçimleri yapma izni verilmesi de dahil olmak üzere, din özgürlüğü konularını ele almak için çok az çaba sarf etti; Alevi ibadethanelerini (cemevleri) tanımak; ve Doğu Ortodoks Kilisesi ruhban okulunun bir Patrikhanesi olan Halki İlahiyat Okulu'nun yeniden açılması.


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıkladığı son rakamlara göre, Türkiye dünyanın dört bir yanından toplam 4.038.857 mülteciye ev sahipliği yapıyor. Suriye'de uzun süredir devam eden çatışmalardan kaçan mültecilere yönelik tavırlar, son on yılda yeni gelenlerin sayısının artmasıyla birlikte, bir zamanlar açık kollar, sempati ve şefkatle karşılandıkları ülkede giderek sertleşti.


Türkiye'nin ekonomik sıkıntılarının körüklediği göçmen karşıtlığı, kaynama noktasına ulaştı. İşsizliğin yüksek, gıda ve konut fiyatlarının hızla artmasıyla birlikte birçok Türk, hayal kırıklığını ülkedeki mültecilere, özellikle de Suriye'deki iç savaştan kaçan 3,7 milyon kişiye çevirdi.


Taliban'ın Afganistan'ı ele geçirmesinin ardından yeni bir mülteci akını ihtimali, halkın bu konudaki olumsuz havasını güçlendirmeye hizmet etti. Genç Afgan erkeklerinin İran'dan Türkiye'ye kaçırıldığını iddia eden videolar kamuoyunda büyük tepkiye neden oldu ve hükümete ülkenin sınırlarını koruması yönünde çağrılara yol açtı.

Tuesday, January 25, 2022

Türkiye neden Ukrayna krizinde arabuluculuk yapmak istiyor?

 Erdoğan'ın Rus ve Ukraynalı liderler arasında arabuluculuk yapma teklifi, Ankara'nın savaşın gerçekleşmesi durumunda içinde bulunabileceği açmazlara ilişkin artan korkularını yansıtıyor.


Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk yapma önerisi, övgüye değer bir barış çabası ya da gösteri olarak görülebilir, ancak artan savaş hayaleti, Türkiye için gerçek bir alarm nedenidir. Rusya ve Ukrayna arasında askeri bir çatışma.


Erdoğan'ın arabuluculuk teklifi, Ankara'nın doğu Ukrayna'da bir savaşın gerçekleşmesi durumunda kendisini bulabileceği ikilemlerden duyduğu korkuyu yansıtıyor.

Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakın ilişkisine rağmen, Moskova'da öfkeye neden oldu - yalnızca Kiev'le sağlam bir dayanışma sergileyerek değil, aynı zamanda NATO'nun Karadeniz bölgesindeki varlığını genişletme stratejisini destekleyerek ve buna ilişkin soruları gündeme getiren hamlelerle destekledi. Ankara'nın, Rusya'nın Karadeniz'deki çıkarları için çok önemli olan 1936 Montrö Sözleşmesi'ne bağlılığı. Sözleşme, Türkiye'nin Akdeniz ve Karadeniz arasındaki deniz bağlantısı olan İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçen deniz trafiğini düzenlemekte ve kıyıdaş olmayan devletlerin askeri gemilerine katı sınırlamalar getirerek ABD ve NATO deniz kuvvetlerinin Karadeniz'e erişimini etkin bir şekilde kısıtlamaktadır. .

Ancak şimdi savaş davulları çalıyor ve Washington Ankara'nın kararlı kalmasını bekliyor, Erdoğan Türkiye'yi en azından görünüşte tarafsız bir konuma getirmeye çalışıyor. Erdoğan, bu ayın başlarında Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky ile yaptığı telefon görüşmelerinde iki lideri Türkiye'ye davet etti. Ancak Rusya omuz silkerken, şimdi Şubat başında Kiev'i ziyaret etmeyi planlıyor ve Moskova'ya seyahat etmeyi umuyor.

Kiev'in NATO üyesi Türkiye'nin arabuluculuğuna hiçbir itirazı yok, ancak Zelensky, Donbass'taki Rus yanlısı ayrılıkçılarla çatışmayı sona erdirmek için Putin ile doğrudan görüşme çağrısında bulundu. Yine de Erdoğan'ın krize yaklaşımı -Donbass'taki çatışmanın Ukrayna'nın toprak bütünlüğü temelinde çözülmesi gerektiğini söylüyor ve Rusya'nın Kırım'ı bir işgal olarak ilhak etmesini reddediyor- Rusya'nın gözünde onu olası bir arabulucu yapıyor.

19 Ocak'ta Kremlin, Türkiye'nin “Ukraynalıları etkileme ve onları [mevcut] anlaşmaları ve taahhütleri yerine getirmeye ikna etme” çabalarını memnuniyetle karşılayacağını yineledi. arabuluculuk için değil, Zelensky'nin ABD ve İngiliz desteğiyle cesaretlendirilen Donbass'ta askeri bir maceraya cesaret etmesini engelleme çabaları için.

Üstelik Moskova, Ukrayna krizini NATO'nun doğuya doğru genişlemesini durdurmak için daha geniş bir pazarlık konusuna dönüştürmeyi başardı ve bu da Erdoğan'ı yine olası bir arabulucu yapıyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, geçen hafta, soğukluğun nasıl gelişeceği konusunda “NATO-Rusya ve ABD-Rusya diyaloğunun belirleyici olacağını” söylediğinde bu noktayı kabul etmiş görünüyor.

Türkiye umutsuzca gerilimi soğutmaya ihtiyaç duyarken, Ukrayna'nın Donbass'ta ara sıra Türkiye tarafından tedarik edilen silahlı insansız hava araçları kullanması Ankara için potansiyel bir baş ağrısı olarak öne çıkıyor. Hafta sonu, Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO'nun üye olmayan ortaklara verdiği taahhütlerin bir parçası olarak drone satışlarını savunmaya çalıştı. “Bu sistemleri almak ve kullanmak Ukrayna'ya kalmış. Türkiye ihracatçı olarak suçlanamaz” dedi. “Ukrayna'nın NATO'nun Gelişmiş Fırsat Ortakları'nın bir parçası olduğu da dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, Ukrayna'nın savunma yeteneklerinin arttırılması, NATO'nun Bireysel Ortaklık Eylem Planlarının noktalarından birini oluşturmaktadır. Türkiye, ikili ve NATO çerçevesinde Ukrayna'nın savunma kapasitesinin artırılmasına katkıda bulunmuştur."

Akar'ın sözleri, Batı'nın Türkiye'nin Ukrayna'ya silahlı insansız hava aracı tedarik etmesinin Rusya'yı kışkırttığı yönündeki iddialarının reddi olarak da okunabilir.

Her ay 70 gazeteci yargılanıyor

 Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin bir rapor, 2021'in son çeyreğinde her ay ortalama 70 gazetecinin yargılandığını ortaya koydu.


Expression Interrupted platformunun yayınladığı raporda, 2021'in son çeyreğinde her ay 30'dan fazla davada 70 gazetecinin yargılandığı Türkiye'de basın özgürlüğü üzerindeki baskının azalmadan devam ettiği belirtildi.


Raporda, geçen yılın son üç ayında gazetecilerin sanık olarak yargılandığı 98 davanın olduğu belirtildi. Bu davalarda yedisi yabancı olmak üzere 203 gazeteci hakkında dava açıldı. Bu, ortalama olarak, her ay 30'dan fazla davada yaklaşık 70 gazetecinin yargılandığı anlamına geliyor.


Bu davalarda 18 gazeteci 24 yıl 5 ay 9 gün hapis ve 22.660 lira para cezasına çarptırıldı. 36 gazeteci beraat etti.


Yine Ekim, Kasım ve Aralık aylarında 17 gazeteci hakkında 10 yeni dava açılırken, 16 gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı. 13 gazeteci haber yaparken veya haklarında açılan soruşturmalar sırasında tutuklandı.


Rapora göre, yılın son üç ayında tutuklu gazeteci sayısı daha yavaş da olsa azalmaya devam etti. Bu üç aylık süreçte bir gazeteci cezasının tamamlanmasının ardından serbest bırakılırken, 2021 yılı sonunda tutuklu gazeteci sayısı 58'e ulaştı.

Monday, January 24, 2022

Mikrofon açık kaldı, her şey duyuldu: Fatma Şahin ile Erdoğan arasında skandal diyalog

 


Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın Gaziantep'te katıldığı bir toplu açılış töreninde kürsüdeki mikrofonun açık kalması sonucu AKP'li Fatma Şahin ile arasında geçen skandal diyalog ortaya çıktı. Gaziantep Şahinbey Belediyesi CHP Grup Başkan Vekili Hasan Şencan'ın paylaştığı görüntülerde Erdoğan'ın 'Rektörden şikayetçi misiniz?' sorusuna Şahin'in 'Çok kötü çok kötü. Tam bir deli' yanıtını verdiği duyuldu.


Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2021'in son haftası Gaziantep'e yaptığı ziyarete damga vuran bir olay yaşandığı ortaya çıktı.


Gaziantep Şahinbey Belediyesi CHP Grup Başkan Vekili Hasan Şencan'ın paylaştığı görüntüye göre Erdoğan, toplu açılış töreni için kürsüdeyken yanındaki AKP'li Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin'e doğru eğilerek "Rektörden şikayetçi misiniz?" diye soruyor.

Moskova'daki Türk Büyükelçiliği, çocuk tacizinden hüküm giyen hapisteki imam için kulis yapıyor

 

Moskova'daki Türk Büyükelçiliği diplomatları, bir Rus federal mahkemesi tarafından çocuk tacizinden hüküm giyen hapisteki bir Türk hükümeti imamına destek sağlamak için bir lobi kampanyası başlattı.


Türk hükümeti tarafından Rusya'ya gönderilen 56 yaşındaki imam Hüseyin Özdoğan, 1 Eylül 2009'da Rus federal mahkemesi tarafından hüküm giydi ve cezasını çekmek üzere Zubovo'nun Sosnovka kasabasında bulunan bir cezaevine gönderildi. 


Özdoğan, 2007 yılında çeşitli tarihlerde biri 16, ikisi 14 yaş altı üç çocuğa cinsel tacizde bulunmakla suçlandı. Çocukların babası ve mağdurlar, Özdoğan'ın inkar etmesine rağmen yargılandığı davada aleyhinde ifade vermek için ortaya çıktı. 


Mahkeme, başvuranın mahkûm edilmesine ve 15 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. 

Sunday, January 23, 2022

Esnaf kepenk kapattı: "Covid-19'a değil elektrik faturasına yenildik"

 Art arda gelen zamlarla zor günler geçiren esnaf, kepenk kapatmaya başladı. İzmir'de 14 günlük elektrik faturası bin 719 lira gelen Muhammet Yılmaz, kafesinin camına "Covid-19'a değil elektrik faturasına yenildik. Devren kiralık" yazısı astı.


Yılmaz, "Çaresiz kaldık. Elektrik, kira, stopaj, vergi... Bu yükün altından kimse kalkamaz. Sene sonuna kadar ülkedeki esnafın yarısı dükkanını kapatır" dedi. 4 bin lira elektrik faturası geldiğini söyleyen restoran işletmecisi Gülperi Görnük ise "Üşüyoruz ama klimayı açmıyoruz. Pide fırınının ısısı ile idare ediyoruz. Sonumuz iyi değil, bu gidişle hepimiz kapatacağız" diye konuştu.

Türkiye'de elektrik, doğal gaz ve akaryakıt zamları başta olmak üzere tüm ürünlerde yaşanan fiyat artışı esnafın belini büktü. Pandemi sürecinde zor günler geçiren, elektrikte 'kademeli tarife' uygulamasıyla faturaları katlanan esnaf, artık kepenk kapatmaya başladı.

İzmir'in Gaziemir ilçesinde yaklaşık 3 yıldır kafe işleten Muhammet Yılmaz ve Dilek Korkmaz, 14 günlük elektrik faturası bin 720 lira gelince kafelerini kapatma kararı aldı. İşlettikleri kafenin camına "Covid-19'a değil elektrik faturasına yenildik. Devren kiralık" yazısı asan Muhammet Yılmaz ile Dilek Korkmaz, yaşadıkları sıkıntıları ANKA Haber Ajansı'na anlattı.

"YETERLİ DESTEĞİ ALAMADIK"

Pandemi sürecinde yeterli destek alamadıklarını söyleyen Muhammet Yılmaz, şöyle konuştu:

"Pandemide işletmemiz bir yıl kapalı kaldı, sadece paket servis ile götürmeye çalıştık. Bu süreçte sadece 3 bin lira hibe, 500'er lira da 3 kez olmak üzere toplam 4 bin 500 lira destek aldık. Bu destek hiçbir şeye yetmedi. Atlatmaya çalıştık ama olmadı. En son böyle bir fatura ile karşılaşınca devretme kararı aldık. 14 günlük fatura tutarı bin 719 lira 70 kuruş geldi. Bu fatura bizi dükkanı kapatmaya sevk etti. 4 dolabımız var, ikisinin fişini çektik. Klimayı hiç çalıştırmadık ama yine de böyle bir fatura geldi, biz de kapatma kararı aldık. İki yıl boyunca pandemi ile savaştık, galip geldiğimizi düşünüyorduk ama son elektrik faturasını görünce şok olduk. Biz de 'Covid-19'a yenilmedik, elektrik faturasına yenildik' diye yazı yazdık. Her ay, her gün gelen toptancılar, hepsi en az yüzde 20-40-80-90'lara varan zamlar yaptılar. Her gün artıyor, takip edemiyoruz. Haftada bir menüyü değiştiriyoruz. Vatandaşı da düşünmek zorundayız. Biz zam yapamıyoruz ama toptancılar yapıyor. Çaresiz kaldık."

"KİMSE BU YÜKÜN ALTINDAN KALKAMAZ"

Sadece elektrik faturasının değil tüm girdi maliyetlerinin arttığını dile getiren Yılmaz, "Elektrik, maliyetlerin en büyüğü. Yüzde 150 zam nedir, kim karşılayabilir bunu? Kontrol lazım. Destek çıkılması lazım. Kimse bizim halimizi görmüyor. Birçok arkadaşımız var. Elektrikçi arkadaş var, tek çubuk soba yakıyor, bir de lambası var. Bununla bile 720 lira faturası gelmiş. Şimdi o da kara kara düşünüyor. Elektrik, kira, stopaj, vergi... Bunların hepsini üst üste koyunca kimsenin bu yükün altından kalkacağını düşünmüyorum. Bu sene sonuna kadar belki de ülkenin yarısı, esnaf olanlar kapatır" dedi.

"FATURA SONUMUZ OLDU"

Kafenin diğer ortağı Dilek Korkmaz ise şöyle konuştu:

"İki ortak çalışıyorduk ama artık olmuyor. Pandemi dönemini bile zar zor atlattık. Erken kapattık, yasaklar geldi. Daha bunları atlatamazken gelen bu son fatura bizim de sonumuz oldu. İki kişi daha çalışıyordu. Gittiler, kendimize kalmıyordu çünkü. Biz geçinemezken çalışanların maliyetini karşılayamazdık. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bu saatten sonra nasıl bir işe gireriz bir fikrimiz yok."

"ZAM, ZAM NEREYE KADAR, SONUMUZ İYİ DEĞİL"

Yeni Gaziemir'de 13 yıllık restoran işletmecisi olan Gülperi Görnük de zamlardan dert yandı. Görnük, şöyle konuştu:

"Her gün zam var. Una, ete, her şeye zam geliyor ama biz yapamıyoruz. Zam yapsak zaten müşterilerin alacak durumu yok. Esnaf olarak zor durumdayız. Öğlen saatinde iş yok. Dün elektrik faturam geldi, 4 bin lira. O kadar kısıyorum ki birçok şeyi kapatıyorum ama yine de 4 bin lira geliyor. 3 dolap açık. Klimayı açmıyoruz, üşüyoruz ama fırın olduğu için idare ediyoruz. Bu böyle gitmez. Hepimiz kapatacağız, sonumuz iyi değil. Bunların bir yoluna girmesi lazım. Zam, zam böyle yaşanmaz."

Gazeteci Sedef Kabaş tutuklandı

 "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan tutuklanma talebiyle İstanbul Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen gazeteci Sedef Kabaş tutuklandı. Karara Kabaş'ın "kaçma ve saklanma ihitmalinin yüksek" olması gerekçe gösterildi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözleri nedeniyle dün gece yarısı Üsküdar'da gözaltına alınan gazeteci Sedef Kabaş, bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne götürüldü. "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan tutuklanma talebiyle nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen gazeteci Sedef Kabaş tutuklandı. Kabaş'ın avukatı Uğur Poyraz gazetecinin tutuklandığını sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu.


Kabaş: Hakaret etme gibi bir kastım yoktur

Sedef Kabaş suçlamayı reddederek serbest bırakılmayı talep etti. Kabaş ifadesinde, "Ben bu hususta savcılıkta ifade vermiştim. O ifadem doğrudur ve aynen tekrar ederim. Sözün orjinali bir atasözüdür, hatta sözün orjinalini de değiştirerek sarf ettim, bundan da anlaşılacağı üzere hakaret etme gibi bir kastım yoktur, kast etmek istediğim toplumu kucaklayan birleştirici üslup olması gerektiğidir, bunu vurgulamak istedim, atılı suçlamayı kabul etmiyorum, serbest bırakılmayı talep ederim" sözlerine yer verdi. 

Thursday, January 20, 2022

Anayasa Mahkemesi üyeliğine Çorum Baro Başkanı Kenan Yaşar seçildi

 Anayasa Mahkemesi üyeliğine Çorum Baro Başkanı Kenan Yaşar seçildi


Anayasa Mahkemesi üyeliğine Çorum Baro Başkanı Kenan Yaşar seçildi.

Yapılan ilk oylamada 400 oy arandı. Birinci tur oylamada 419 milletvekili oy kullandı. Zülal Erdoğan Bilal 104, Talat Göğebakan 25 ve Kenan Yaşar 282 oy aldı. Bir boş, 7 geçersiz oy kullanıldı.

İkinci tur oylamada ise TBMM üye tam sayısının çoğunluğu arandı. 418 milletvekili oy kullandı. Zülal Erdoğan Bilal 107, Talat Göğebakan 21 ve Kenan Yaşar 284 oy aldı, 6 oy geçersiz sayıldı.

Üçüncü tur oylamada en çok oyu alan iki aday arasında seçim yapıldı. Kenan Yaşar Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Genel Kurula gelerek oylamaya katıldı. 

Türkiye'nin tasfiye kurbanları gençlerin intiharlarına yol açan hükümet politikalarını protesto ediyor

 

Turkish Minute'ın haberine göre, Türkiye'de darbe sonrası tasfiye mağdurları tarafından kurulan bir sivil toplum örgütü, Salı günü İstanbul'un Kadıköy ilçesinde protesto gösterileri düzenleyerek ülkedeki gençleri intihara sürükleyen hükümet politikalarına dikkat çekti.


KHK Platformlar Birliği'nin düzenlediği ve onlarca kişinin katıldığı eylemde, babasının darbe sonrası tutuklanmasının yol açtığı depresyon nedeniyle intihar eden 16 yaşındaki Bahadır Odabaşı'nın geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetmesi dikkat çekti. ve bir İslam tarikatı tarafından işletilen bir öğrenci dairesinde yaşadığı baskı ve kaygı nedeniyle intihar ederek hayatını kaybeden 20 yaşındaki tıp öğrencisi Enes Kara.


Örgüt temsilcisi Emine Yüzgeç yaptığı basın açıklamasında, Türkiye'de yaşamalarına izin verilmeyen, parmaklıklar ardında büyüyen, tasfiyenin çocukları olarak toplumsal yabancılaşmayı yaşayan Odabaşı ve diğer gençler için bir araya geldiklerini söyledi. mağdurlara, çocuk işçilere, özgür iradesi hiçe sayılan Enes gibi gençlere, devlet destekli şiddet sonucu hayatını kaybedenlere.


Kara'nın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, apartmanın çatısından kendisini atarak yaşamını yitirdiği öne sürüldü. ebeveynler.


Muhalif siyasiler Kara'nın ölümünden son yıllarda Türkiye'de yükselişe geçen İslami tarikatlarla yakın bağları olduğu bilinen iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AKP) suçladılar ve bazıları hükümeti bağlantılı tüm konutları kapatmaya çağırdılar. 


Odabaşı da, KHK ile işten çıkarılan ve terörle mücadele suçundan tutuklanan eski öğretmen babası Nurettin Odabaşı'nın içinde bulunduğu depresyon nedeniyle apartmanın 10. katından kendini atarak intihar ederek yaşamını yitirdi. 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişiminden sonra tutuklandı.


Türk basınında çıkan haberlere göre, babası 4 yıldır cezaevinde olan genç depresyona girerek intihar etti.


Yüzgeç, Odabaşı'nın intihar etmeyi seçmediğini, AKP hükümetinin politikalarıyla buna itildiğini söyledi.


“Bahadır'ın anne ve babası hükümet kararnameleriyle işten çıkarıldı. Yoksullukla, açlıkla imtihan edildiler. Toplumsal yabancılaşmayı yaşadılar. … Babası, Bahadır'ın bir baba figürüne en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde hapse atılmıştı. Babasız büyümekle baş edemezdi” dedi.


Tasfiye kurbanlarının ve çocuklarının ölümünden sorumlu olanların hükümet, destekçileri ve bu tür olaylar karşısında sessiz kalanlar olduğunu sözlerine ekledi.


Başarısız darbenin ardından, Türk hükümeti olağanüstü hal ilan etti ve darbeye karşı mücadele bahanesiyle devlet kurumlarında büyük bir tasfiye gerçekleştirdi.


Yüzgeç'in verilerine göre 130.000'den fazla memur, "terör örgütlerine" üye oldukları veya bu örgütlerle ilişki içinde oldukları iddiasıyla KHK'larla, yargı ve meclis denetimine tabi olmaksızın, özetle görevden alındı.


Yüzgeç, terör suçlamasıyla 1,5 milyondan fazla kişinin soruşturulduğunu, 300 bin kişinin gözaltına alındığını ve 100 bin kişinin tutuklandığını belirterek, 2016 darbesinden bu yana en az 100 kişinin intihar ederek öldüğünü, en az 38 kişinin Meriç Nehri'nde boğularak öldüğünü söyledi. Ege Denizi, hükümetin baskısını önlemek için Türkiye'den kaçmaya çalışırken.


Eski kamu görevlileri sadece işlerinden atılmakla kalmadılar; ayrıca kamu sektöründe tekrar çalışmaları ve pasaport almaları da yasaklandı. Hükümet ayrıca özel sektörde resmi olarak çalışmalarını da zorlaştırdı. Potansiyel işverenleri caydırmak için işten çıkarılan kamu görevlileri hakkında sosyal güvenlik veri tabanına notlar alındı.


Mağdurlar için Adalet Platformu ve HDP'li insan hakları savunucusu ve milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun ortak raporuna göre, tasfiye mağdurlarının ve ailelerinin karşı karşıya olduğu en büyük sorun ekonomik sıkıntı (yüzde 97,9). Bunu psikolojik sorunlar (yüzde 88,6), sosyal prestij kaybı ve sosyal dışlanma (yüzde 83,7), sosyal çevrelerin dağılması (yüzde 83,1), işsizlik/istihdamsızlık (yüzde 80,4) ve sosyal güvenlik yardımlarının olmaması (73,2) izlemektedir. yüzde).

BAE ve Türkiye döviz anlaşması imzaladı

 Emirlikler Merkez Bankası ve Türkiye Merkez Bankası, BAE dirhemi ile Türk Lirası arasında ikili bir döviz anlaşması imzaladı.

BAE ile Türkiye arasındaki takas anlaşmasının nominal değeri 18 milyar dirhem ve 64 milyar Türk lirasıdır.


Anlaşma, iki ülke arasındaki mali ve ticari işbirliğini geliştirmeyi amaçlıyor ve ortak bir anlaşma yoluyla genişletilme olasılığıyla birlikte 3 yıllık bir süre için geçerli.


Anlaşma, Emirlikler Merkez Bankası Başkanı Khaled Balama ve Türkiye Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu tarafından imzalandı.


Balama, "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile imzalanan anlaşma, iki ülkenin mali konularda, özellikle ticaret ve yatırım alanlarında ikili işbirliğini geliştirme konusundaki istekliliğini yansıtıyor." dedi.


Kavcıoğlu, "İmzalanan takas anlaşması, BAE Merkez Bankası ve Türkiye Merkez Bankası'nın iki ülke arasındaki ekonomik ve finansal ilişkileri ilerletmek için yerel para birimlerinde ikili ticareti teşvik etme taahhüdünü teyit ediyor." dedi.

Wednesday, January 19, 2022

Erdoğan imzasıyla: IŞİD ve El-Kaide bağlantılı 5 ismin malvarlığının dondurulması kararı kaldırıldı

 IŞİD ve El Kaide bağlantılı 5 kişinin mal varlıklarının dondurulmasına ilişkin kararda AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla değişikliğe gidildi.


Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı doğrultusunda, "DEAŞ ve El Kaide ile bağlantılı" olduğu gerekçesiyle daha önce mal varlığı dondurulan bazı kişiler hakkındaki hükümler yürürlükten kaldırıldı.


BMGK'nin 1267, 1988 ve 1989 sayılı kararlarıyla listelenen kişi, kuruluş veya organizasyonların tasarrufunda bulunan mal varlığının dondurulması hakkındaki 30 Eylül 2013 tarihli ve 2013/5428 sayılı Bakanlar Kurulu kararının eki 1 sayılı listede değişiklik yapılmasına ilişkin karar, Resmi Gazete'de yayımlandı.

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan karara göre, "DEAŞ ve El Kaide ile bağlantılı gerçek kişiler" listesinde yer alan ve mal varlığı dondurulan "Mevlüt Kar", "Denis Mamadou Gerhard Cuspert", "Nayef Salam Muhammad Ujaym Al-Hababi", "Turki Mubarak Abdullah Ahmad Al-Binali" ve "Tuah Febriwansyah" isimli şahıslara ilişkin hükümler yürürlükten kaldırıldı.


Abu Dabi'deki saldırıları Husiler üstlendi: 'BAE'nin derinliklerine operasyon düzenledik'

 BAE güvenli ve emniyetli bir ülkedir ve Husilerin terör saldırılarından etkilenmez.


Husiler Dubai ve Abu Dabi havaalanlarına, Mussafah'taki petrol rafinerisine ve bir dizi önemli ve hassas site ve tesise saldırı düzenlerken, Abu Dabi Emirliği üç petrol tankının taşındığını ve bir yangın çıktığını duyurdu. Abu Dabi Havaalanı yakınlarında üç kişinin ölümüne ve altı kişinin yaralanmasına neden olan yeni bir inşaat alanı.


Saldırı, Husi savaşçılarının onlara karşı hava operasyonlarını yoğunlaştırdıktan sonra Abu Dabi'ye bir uyarı yayınlamasından günler sonra geldi.

El-Husi grubu yine terörist listesinde mi?

Abu Dabi, kendi adına, uygun gördüğü şekilde ve zamanda yanıt verme hakkını saklı tutacağını söyledi. BAE cumhurbaşkanlığı danışmanı Anwar Gargash, bu nitel gelişmenin ülke güvenliği üzerindeki tehlikesini küçümserken, "terörist milislerin bölgenin istikrarını kurcalamasının, içinde yaşadığımız güvenlik ve güvenlik sürecini etkilemek için çok zayıf olduğunu vurguladı. ve bu pervasız ve saçmalığın akıbeti sona erecektir."

BAE.. Bir güvenlik ve emniyet ülkesi ve bir hoşgörü modeli.. Abu Dabi, bilge liderliği sayesinde bir barış ve ilerleme atmosferine sahiptir.

Değişikliklere, inovasyona ve gelişmeye ayak uydurabilen akıllı bir politika sayesinde BAE, tüm siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel seviyelerde bir güvenlik, güvenlik ve barış atmosferi yaşıyor ve bundan keyif alıyor.

Güvenlik ve emniyet, herhangi bir ülkenin ilerlemesi ve gelişmesi için en önemli kriterdir ve burada başarı, doğası ne kadar güzel olursa olsun veya yeteneklerinin, zenginliğinin veya doğal kaynaklarının büyüklüğü ne olursa olsun, yalnızca güvenlik ve emniyet ile ölçülür.

BAE son yıllarda elektriğe erişim kolaylığı, yapı ruhsatı alma kolaylığı, iş kurma kolaylığı, mülk kaydetme kolaylığı, yatırımcıları koruma ve en önemlisi gerçek yatırım fırsatları sağlama gibi çeşitli göstergelerde ilerleme kaydetmiştir. .

2019 yılının Kasım ayında, BAE, dünyadaki ülkeleri kendi içlerinde geçerli olan güvenlik ve emniyet seviyeleri, etkinlik açısından sıralayan Gallup'un 2019 Kanun ve Düzen Endeksi'ne göre güvenlik ve emniyet anlamında dünyada üçüncü sırada yer aldı. kolluk kuvvetleri ve suç seviyeleri.

BAE ayrıca, endekse göre dünyadaki gelişmiş ülkelerin büyük çoğunluğundan daha iyi performans gösteren 93 puan alarak yasayı uygulamada ve vatandaşları ve sakinleri için güvenlik ve emniyet sağlamada dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldı.

Tuesday, January 18, 2022

Suriyeli cihatçı lider saç ektirip Türkiye vatandaşı oldu iddiası

Suriye’de faaliyet gösteren 'Ecnad'üş Şam' adlı cihatçı grubun liderlerinden Ebu Hamza’nın, 'Manar Alshami' ismiyle Türkiye vatandaşlığına geçtiği iddia edildi.


Suriye’de savaşan El Kaide bağlantılı 'Ecnad'üş Şam' adlı cihatçı grubunun liderlerinden Ebu Hamza’nın, Türkiye vatandaşlığına geçtiği iddia edildi.


Söz konusu iddia, ABD'li gazeteci Lindsey Snell’den geldi.

Snell, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Ebu Hamza'nın "Manar Alshami" ismiyle aldığını öne sürdüğü Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı’na ait fotoğrafa yer verdi.

Snell, paylaşımında, "Eski El Kaide komutanı Manar El Şami Türk vatandaşlığı alıyor." ifadelerini kullandı.

Öte yandan Ebu Hamza’nın daha önce Ukrayna vatandaşlığı aldığı da Snell tarafından ileri sürüldü.

Ukrayna kimliği olduğu öne sürülen kartın fotoğrafında ise Hamza’nın, Türkiye vatandaşı olmadan önce saç ektirdiği iddia edildi.

Monday, January 17, 2022

2021'de otomotiv üretimi yüzde 2 düştü

 2021’de otomotiv üretimi geçen yıla göre yüzde 2 azalarak 1 milyon 276 bin 140 adet oldu. 


Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), 2021 yılına ait üretim ve ihracat adetleri ile pazar verilerini yayınladı.

2021 yılında toplam üretim 2020 yılına göre yüzde 2 azalarak, 1 milyon 276 bin 140 adet, otomobil üretimi ise yüzde 8 azalarak 782 bin 835 adet oldu. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 1 milyon 331 bin 643 adede ulaştı.

ARALIK AYI ÜRETİM RAKAMLARI DA DÜŞTÜ

Türk otomotiv sanayisinin aralık ayı üretimi de geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,1 azalarak 131 bin 557 adet olurken, aynı dönemde 76 bin 570 adet otomobil üretildi.

Ayrıca, otomotiv sanayisinin 2021 yılı kapasite kullanım oranı yüzde 65 olarak gerçekleşti.

TİCARİ ÜRETİMİNDE ARTIŞ VAR

2021 yılında ticari araç üretimi bir önceki yıla kıyasla yüzde 11 arttı. Bu dönemde, üretim hafif ticari araç grubunda yüzde 9, ağır ticari araç grubunda yüzde 40 oranında arttı.

Pazara bakıldığında ise; toplam ticari araç pazarı 2020 yılına göre yüzde 13, hafif ticari araç pazarı yüzde 8 ve ağır ticari araç pazarı yüzde 51 oranında arttı.

2021 İHRACAT RAKAMLARI

2021 yılında otomotiv ihracatı, bir önceki yıla göre adet bazında yüzde 2 artarak 937 bin 5 adet olarak kayıtlara geçti. Otomobil ihracatı da yüzde 5 oranında azalarak 565 bin 361 adet oldu.

2020 yılında, toplam otomotiv ihracatı 29,9 milyar dolar olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 0,4 oranında azalarak 9,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

İBB’nin otobüs alımını 14 ay bekletip onaylamayan Cumhurbaşkanlığı, AKP'li Konya Büyükşehir’e onay verdi

Cumhurbaşkanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) otobüs alımı 14 aydır bekletilirken, AKP’li Konya Büyükşehir Belediyesi’nin 75 yeni otobüs alımının Cumhurbaşkanlığı tarafından 2022 Yatırım Programı’na alındığı belirtildi.


Cumhurbaşkanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) otobüs alımı 14 aydır bekletilirken, AKP’li Konya Büyükşehir Belediyesi’nin 75 yeni otobüs alımının Cumhurbaşkanlığı tarafından 2022 Yatırım Programı’na alındığı belirtildi.


 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İETT, yaşanan yoğunluğu çözmek üzere satın almayı planladığı 300 yeni otobüs için dış kredi bulmak üzere meclisten aldığı 90 milyon euro borçlanma yetkisini, 14 aydır kullanamıyor.



 İBB’yi onay için 14 aydır bekleten Cumhurbaşkanlığının ise Konya Büyükşehir Belediyesi’nin 75 yeni otobüs alımı için 2022 Yatırım Programına alındığı belirtildi.


 

Sözcü’den Müslüm Evci’nin haberine göre, önceki gün Resmi Gazete’de yayımlanan, ‘2022 Yılı Yatırım Programı’nın Kabulü ve Uygulanmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı’nda, Ulaştırma-Haberleşme-Kentiçi Ulaşım sektörü altında Konya Büyükşehir Belediyesi’ne alınacak 75 adet otobüsün proje tutarının 164 milyon 628 bin olduğu kaydedildi.



Haberde öte yandan 2023 yılında bitirmesi amaçlanan projenin 2022 yılı yatırımına ise toplamda 54 milyon 876 bin TL ayrıldığının görüldüğü yazıldı.


"Rights Watch" Türkiye dışında muhalifleri kaçırma olaylarına ışık tutuyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, insan hakları ihlallerine ilişkin yıllık raporunda, yurt dışındaki hizmet hareketi okullarında çalışan Türk öğretmenlerin İstihbarat Teşkilatı tarafından kaçırılması olaylarını vurguladı.


Uluslararası insan hakları örgütü, raporunda yargı bağımsızlığının şiddetli darbelere maruz kaldığını ve iktidarın siyasi muhalifleri hedef aldığını doğruladı.


Örgüt, raporunda, Türk istihbaratı tarafından kaçırılan ve yurt dışında ikamet eden Türklerin isimlerini sıraladı ve hizmet hareketine mensubiyet suçlamasıyla KHK çıkardı.


Raporda, öğretmen Selahattin Gülen'in, öğretmen Orhan İnandı ve haklarında KHK çıkarılan eski başbakanlık raportörü Galip Küçük Özyet'in yanı sıra işkenceye mahkum edilen öğretmenler Ahmet Işık ve Ayoub Berenci'nin kaçırılmaları da yer aldı. Anayasa Mahkemesi'nde yargılanıyor ve tutukluluk devam ediyor.


Raporda ayrıca Kürt Milletvekili Omer Faruk Gergerlioğlu'nun tutuklanması, Kürtler Osman Şeyban ve Sarvat Turgut'un helikopterden atılarak öldürülmeleri, Türk mahkemelerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Osman hakkındaki kararlarını uygulamaması da ele alındı. Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın yanı sıra Kadına Yönelik Şiddete Karşı İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi.

Raporda, yetkililerin çok sayıda internet sitesini ve sosyal medya hesabını engellediği ve terörle mücadele kapsamında 58 gazeteciyi hapsetmeye devam ettiği belirtildi.

Sunday, January 16, 2022

Türk askeri doktor, Türkiye'de işkence görmemek için Almanya'ya kaçtığını söyledi


 Temmuz 2016'daki darbe girişimine kadar bir donanma lojistik destek gemisinde çalışan eski bir Türk askeri doktoru, bir röportajda, birçok meslektaşının gözaltı merkezlerinde işkenceye maruz kalmasının ardından Türkiye'den ayrılmaya karar verdiğini söyledi.


Bold Medya'ya konuşan 31 yaşındaki Hikmet Alan, kendisini Almanya'ya götüren bir tırın arkasında Türkiye'den ayrıldığını söyledi. "Hapishaneye dayanabilirdim ama işkence görme riskini alamazdım" dedi.


Alan, 31 Ekim 2016'da bir hükümet kararnamesi ile özetle görevden alındı. Darbe girişiminin akşamı, Türkiye'nin güneydoğusundaki memleketi Mardin'de hastalık iznindeydi. Alan kısmi sağırlıktan muzdaripti ve o sırada tedavi görüyordu ve üssüne darbe girişiminden ancak dört gün sonra döndü.


Alan, 2017 yılında terör soruşturması altında olduğunu öğrendiğinde artık Türkiye'de kalamayacağına karar verdi.


“Deniz akademisinde mühendis olan bir arkadaşım vardı. Bana askeri personelin gözaltında maruz kaldığı işkenceleri anlattı. Türkiye'de adil yargılama diye bir şey yok. Tamamen masum olsanız bile sırf askerdesiniz diye tutuklanabilir hatta işkenceye bile maruz kalabilirsiniz” dedi.


Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi, birçoklarına göre, muhalifleri kökünden kazıyarak ve ordu gibi güçlü aktörleri mutlakiyet arzusunda şekillendirerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın otoriter yönetimini sağlamlaştırmayı amaçlayan sahte bir bayrak olan bir askeri darbe girişimi yaşadı. güç.


Başarısız darbe 251 kişiyi öldürdü ve binden fazla kişiyi yaraladı. Ertesi sabah, darbenin bastırıldığını duyurduktan sonra, Türk hükümeti derhal geniş kapsamlı bir askeri memur, hakim, polis memuru, öğretmen ve diğer hükümet yetkililerini tasfiye etmeye başladı ve bu da nihayetinde 130.000'den fazla memurun görevden alınmasına yol açtı. 


Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki (TSK) darbe sonrası tasfiyede toplam 24.253 asker ihraç edilirken, 1.380 asker hakkında soruşturma sürüyor.


Tasfiye, çok sayıda Türk vatandaşını hükümetin baskısından kaçınmak için ülkeyi terk etmeye zorladı. 2020 yılında AB'ye yapılan tüm başvuruların yaklaşık yüzde 3,4'ünü Türk vatandaşları tarafından yapılan iltica başvuruları oluşturdu. Sığınma başvuruları 2019'da 23.420 başvuru ile zirveye ulaştı.

İstanbul'da ev sahibi kira artışı isteyen mülteci kiracılara saldırdı

 



Turkish Minute'ın haberine göre, bir ev sahibi ve oğlu, Suriyeli kiracıları uyurken, ailenin yüzde 230'luk bir kira artışını reddedip taşınmayı reddetmesinin ardından İstanbul'daki kendi kiralık birimine saldırarak ön kapıyı baltayla kırdı.


Olay, Bayrampaşa'da iki yıldır kiralık bir apartman dairesinde yaşayan yedi Suriyeli mültecinin ailesinin ayrılmayı reddetmesi üzerine meydana geldi.


Adı Naim Akgün olan 92 yaşındaki ev sahibi, kiracıları tahliye etmek için önce kirayı 1.200 TL'den 3.000 TL'ye çıkarmış, ardından 65 yaşındaki oğlu İhsan Akgün ile birlikte birime saldırmış. Kiracılar, ayrılmayı reddetmenin yanı sıra artan kirayı ödeyemeyeceklerini söyledikten sonra bir balta.


DHA, aile uyurken ön kapıyı kıran Akgünlerin, apartmanın içinde de taarruzlarına devam ettiğini ve ailenin bazı eşyalarına zarar verdiğini söyledi.


Aile uyandı ve yardım için ağladı. Saldırganlar, komşular geldikten sonra ayrıldı.


DHA'ya konuşan aile üyesi Esma S., saldırının Suriye'deki iç savaşın tam ortasındaymış gibi hissettiğini söyledi.


“[Komşular] gelmeseydi bizi öldürebilirdi” diye ekledi.


Olayın ardından polis baba ve oğlunu gözaltına aldı. DHA, daha sonra "yasadışı giriş ve" mala zarar verme suçlamalarıyla mahkemeye sevk edildiklerini söyledi. İhsan Akgün tutuklanırken, babası muhtemelen yaşı nedeniyle adli kontrol altında serbest bırakıldı.


Saldırının ardından Naim Akgün'ün de daireye giden suyu ve gazı kapattığı bildirildi.


Türkiye'deki mülteciler giderek artan bir şekilde nefret söylemi ve nefret suçlarının hedefi oluyor ve Türkiye'nin birçok sosyal ve ekonomik sıkıntısından sorumlu tutuluyor.


Hükümet yanlısı ve muhalif kuruluşlar da dahil olmak üzere Türk medyası, ülkelerinden kaçan ve Türkiye'ye sığınan insanlara yönelik nefret ateşini körüklüyor ve kullanıyor.

"6'lı masa İmamoğlu'nun adını açıklayacak!" Hapis cezasından sonra çok konuşulacak iddia

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis kararı siyaseti hareketlendirdi. İmamoğlu'nun Saraçhane'de ...