Saturday, July 31, 2021

“Financial Times”: Dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimi Türk Lirası

 Financial Times, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Merkez Bankası'na faiz oranlarını düşürmesi için baskı yapmasına rağmen, Türk lirasının ABD doları karşısında en çok değer kaybeden para birimi olduğunu belirtti.

Gazete, Türk lirasının bu yıl dolar karşısında yüzde 12 değer kaybettiğini, Erdoğan'ın yüksek faiz oranlarıyla yatırımcıları cezbettiğini, ancak liranın istikrarının bu yatırımcıların Türkiye ekonomisine güvenmesi için şart olduğunu belirtti.

Yabancı yatırımcılardan ve “William Beller” şirketinin sahibi Marcelo Asalin, şirketin 10 yıldır yüksek faiz olduğunu bilerek birçok varlık satın aldığını, ancak sorunun para politikasının gidişatında yattığını söyledi. Vatandaşa siyasette güven vermeyen ülkede koşmak.Ülkede enflasyon düşerse bu varlıkları değiştirebilecek nakit.

AB, Afgan mülteciler için Türkiye'ye ödeme yapmayacak

 Avrupa Birliği, son zamanlarda sayıları artan Afgan mülteciler için Türkiye'ye ek yardım sağlamayı planlamamaktadır.


Avrupa Birliği geçen hafta Kabil hükümetine ve komşu ülkelere ekonomik nedenlerle ve Taliban hareketinin artan baskısı nedeniyle Afganistan'dan düzensiz göçü durdurmaları için mali yardım sağlayacağını ima etmişti.

Bu da Türkiye'nin bu yardım paketinden pay alacağı beklentisini artırdı.

Euronews'in Türkçe versiyonuna konuşan AB kaynakları, 3,5 milyar avroluk yardımın Türkiye'nin mültecilerle ilgili alacağı tek yardım paketi olduğunu söyledi.

Kaynaklar, bu yardımın Suriyeli ile Afgan arasında bir ayrım yapmadığını, bu yardımın tüm mültecileri kapsadığını ve sınır kontrol operasyonlarını desteklediğini vurgulayarak, Birliğin gündeminde yardımın değerinde değişiklik yapılmasının yer almadığına dikkat çekti. Birlik zirvesi.

Geçen Haziran ayında Avrupa Birliği zirvesinde, Türkiye ile 2016 yılında imzalanan mülteci geri dönüş anlaşmasının yenilenmesi ve Türkiye'ye kendi topraklarındaki mülteciler için 2024 yılına kadar 3,5 milyar avroluk yardım sağlanması anlaşmasına tanık olundu.

AB programı, Türkiye, Ürdün, Libya ve Suriye hükümetlerine değil, insani projeler uygulayan sivil toplum kuruluşlarına 5,77 milyar avroluk bir yardım paketi sağlıyor.

Avusturya Başbakanı, Türkiye kamuoyunun Ankara'nın sınırı geçen binlerce Afgan'a karşı sessiz kalmasıyla ilgili tartışmalara tanık olduğu bir dönemde, Türkiye'nin Afgan mülteciler için Avusturya, Almanya ve İsveç'ten daha iyi bir yer olduğunu belirtti.

Thursday, July 29, 2021

Türkiye'deki en büyük Kürt partisi Erdoğan'ın medyasına saldırıyor

 

Türkiye Halklarının Demokratik Partisi (HDP), Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Adalet ve Kalkınma Partisi'ne bağlı Türk gazetesi Yeni Şafak'a, onları Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) bir unsurunu örtbas etmekle suçlayarak saldırdı.

 HDP yaptığı resmi açıklamada, Yeni Şafak gazetesini partiye komplo kurmak amacıyla yalan haber yaymakla suçladı.

Parti, Türk makamlarının Türkiye'nin Van ili temsilcisi Murat Sarışaş'ın aracını yasadışı bir şekilde durdurması ve parti üyesi Yunus Dordo'yu gözaltına almasının ardından gazetenin partiyi hedef aldığını ortaya koydu.

Halkların Demokratik Partisi yaptığı açıklamada, Yeni Şafak'ın avukat sendikalarını hedef alan, gazetecilere yönelik şiddet ve ayaklanmaları görmezden gelen, muhaliflere hakaret, tehdit ve şantaj yapan ırkçı bir gazete olduğunu ekledi.

Türkiye'nin Libya'daki paralı askerleri... Tunus sınırları yakınında tetikte

 Tunus Cumhurbaşkanı Kais Saied'in Müslüman Kardeşler'in çoğunlukta olduğu parlamentonun dondurulmasına ilişkin kararlarına Türkiye'nin itirazını yineledi ve bunu Tunus halkının görevden alması gereken bir "darbe" olarak nitelendirdi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanı Yasin Aktay, "Tunus'ta yaşananlar, yeni doğmakta olan bir demokratik deneyi iptal etme girişimidir."


Tunusluları doğrudan Cumhurbaşkanı Kais Saied'in kararlarına karşı sokaklarda gösteri yapmaya teşvik ederek, "Vatandaşların iradelerini ve özgürlüklerini savunmak ve seçilmiş kurumlara yönelik darbe girişimine sert bir şekilde karşı koymak için yola çıkması kaçınılmaz, gerekli ve meşrudur" dedi.

Tunus cumhurbaşkanının devrilmesini ve Tunus kuşatmasını da kışkırttı: "Demokrasiye inanan tüm saygın Arap ve Batılı ülkeler bu darbeyi reddetmeli ve yapanları kuşatmalı, devirmeli, teşhir etmeli ve ifşa etmelidir. onların yetkilileri ve destekçileri."


Wednesday, July 28, 2021

Türk-İş açıkladı: Açlık sınırı 2 bin 903 TL, yoksulluk sınırı 9 bin 457 TL oldu

 Türk-İş, Temmuz'da dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 2 bin 903 TL, yoksulluk sınırının ise 9 bin 457 TL'ye yükseldiğini açıkladı.


Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Ankara’da hesaplanan gıda enflasyonunun Temmuz’da bir önceki aya göre yüzde 1.35 arttığını; dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 2 bin 903 TL, yoksulluk sınırının ise 9 bin 457 TL’ye yükseldiğini açıkladı.

Açlık sınırı geçen yıl Temmuz’da 2 bin 407 lira, yoksulluk sınırı 7 bin 839 lira; 2021 Haziran’da açlık sınırı 2 bin 865 lira, yoksulluk sınırı 9 bin 332 liraydı.

GIDA ENFLASYONU YÜZDE 20’LERDE

Türk-İş raporunda “Dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması geçen aya göre 39 TL, yılbaşına göre 313 TL ve geçen yıla göre 497 TL artmıştır. Yapılması gereken toplam harcama tutarı (aile bütçesi) ise aylık 126 TL, yıllık 1619 TL artmıştır” denildi.


AB, artan Afgan göçü için Türkiye'ye ek bir ödeme yapmayı planlamıyor

 Avrupa Birliği (AB), son dönemde artan Afganistan uyruklu mülteciler nedeniyle Türkiye'ye ek bir ödeme yapmayı planlamıyor.


Geçtiğimiz hafta AB, Taliban örgütünün baskısı ve ekonomik sebeplerle Afganistan'dan kaçan düzensiz göçmenleri durdurmak için Kabil hükümeti ve civardaki komşu ülkelere maddi destek sağlayacağının işaretini vermişti.

Bunun üzerine Türkiye'nin de bu destek paketine dahil edilip edilmeyeceği tartışma konusu oldu.

 AB kaynakları hali hazırda teklif edilmiş olan 3,5 milyar euroluk fonun Türkiye için mülteciler konusunda tek destek paketi olduğunu kaydetti.

Bu desteğin Suriyeli veya Afgan ayrımı yapmadığını belirten AB yetkilisi, bunun tüm mültecileri ve sınır denetimi desteklerini kapsadığını belirterek şu an için AB zirvesinde üzerinde uzlaşılmış olan rakamda değişiklik yapılmasının gündemde olmadığını aktardı.

Haziran ayındaki AB zirvesinde Türkiye ile 2016'da imzalanan Göçmen Geri Kabul Anlaşması'nın yenilenmesi ve Türkiye'ye topraklarında bulunan göçmenler için 2024 yılına kadar 3,5 milyar Euro yardım yapılması kararı alınmıştı.

Devlet hazinesine aktarılmıyor

AB'nin planına göre, toplamda 5,77 milyar euroluk paket, Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Suriye'de hükümetlere değil, insani projeler gerçekleştiren sivil toplum örgütlerine verilecek.

Yaklaşık dört milyondan fazla sığınmacı ile dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye'de hükümet, temel hizmetler için bugüne kadar 40 milyar dolardan fazla para harcadığını söylüyor.

Tuesday, July 27, 2021

Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan eleştiri toplayan tanıtım filmi: ''İstanbul''

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Twitter hesabında, "İstanbul" adlı tanıtım filmini paylaştı. Paylaşılan tanıtım filmi sosyal medyada tepki topladı.


Kültür ve Turizm Bakanlığı, sosyal medya hesabından Türkiye turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının "İstanbul" isimli yeni tanıtım filmi yayımladı.

Bir dakikalık paylaşılan filmde, İstanbul'un tarihi ve turistik alanlarını anlatan görüntüler yer alıyor.

Paylaşılan tanıtım filminde yer alan görüntülerin gerçeklikle ilişkisi sosyal medyada eleştirildi.

Yapılan eleştiriler arasında, ''Dans eden kadınlar, sokakta bale, renkli gece hayatı, içki masaları...Çok güzelmiş burası hangi ülke acaba?'' gibi ifadeler yer alırken, İstanbul’un muhafazakar yönünün hiç gösterilmemesi ise dikkat çekti.


Adli Tıp raporu: Kürşat Ayvatoğlu'nun kanından kokain çıktı

 Adli Tıp, araç içerisinde uyuşturucu madde kullanırken görüntülenen eski AKP Genel Merkez çalışanı Kürşat Ayvatoğlu'nun kanında uyuşturucu madde tespit etti.


Lüks araç içinde uyuşturucu madde kullanırken görüntüleri ortaya çıkan ve ifadesinde "Kokain değil, pudra şekeriydi" diyen eski AKP Genel Merkez çalışanı Kürşat Ayvatoğlu'ndan alınan kan, kıl ve idrar örnekleriyle ilgili inceleme raporu soruşturma dosyasına ulaştı. Adli Tıp'ın gönderdiği rapora göre, Ayvatoğlu'ndan alınan numunelerden "uyuşturucu maddesi" çıktı. Savcılık, Ayvatoğlu hakkında 15 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlıyor.

AKP Genel Merkezi'nde çalışan Ayvatoğlu'nun lüks bir araç içerisinde arkadaşlarıyla birlikte kokain çektiği görüntülerin sosyal medyada yayınlanması gündem yaratmış, kamuoyu geçen Mart ayında Kürşat Ayvatoğlu olayını konuşmuştu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gözaltına alınan Ayvatoğlu'nun alınan ilk ifadesinde "Bu madde pudra şekeridir. Biz zaten arkadaş ortamında yabanca müzik dinlerken şaka, taklit amaçlı sanki uyuşturucu madde kullanıyormuşuz gibi yaparak eğleniyorduk. Bazen burundan sanki kokain çeker gibi bazen de esrarlı sigara içer gibi yapmış olduğumuz şakalar vardır. Ancak bugüne kadar yapmış olduğum bu şekildeki şakaları kesinlikle videoya çekmedik. Zaten bu görüntünün de benim haberim olmadan çekildiği aşikârdır. Benim kesinlikle hayatım boyunca kokain maddesi kullanmadım" şeklindeki sözleri büyük yankı yaratmıştı.

ADLİ TIP 'KOKAİN' DEDİ !!

Adli Tıp Kurumu, gönderilen numuneler üzerindeki incelemesini tamamladı. Yapılan incelemede Ayvatoğlu'ndan alınan örneklerde son 6 ay içinde uyuşturucu madde kullandığına dair bulgular edildi. Rapor, soruşturmayı yürüten savcılığa gönderildi.

Raporu dosyaya delil olarak koyan savcılık, Ayvatoğlu hakkında dava açmaya hazırlanıyor. İddianamenin yazımına başlayan savcılığın Ayvatoğlu hakkında uyuşturucu madde kullanmak ve uyuşturucu madde kullanılmasını özendirmek suçlarından 7 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteyeceği belirtildi.

Monday, July 26, 2021

Alman Gazeteciler Sendikası,,Almanya Hükümetine Türkiye çağrısı

 Alman Gazeteciler Sendikası, Türkiyeli muhalifleri hedef alan 55 kişilik infaz listesi bulunduğunu belirterek Alman hükümetinden harekete geçmesini istedi.


Alman Gazeteciler Sendikası (DJV), Almanya'da yaşayan Türkiyeli muhalif gazetecilere yönelik artan tehdit, taciz ve saldırılar karşısında Alman hükümetini harekete geçmeye çağırdı.

 DJV Başkanı Frank Überall, polis kaynaklarından aldıkları bilgiye göre, Türkiyeli muhaliflerden oluşan ve aralarında gazetecilerin de bulunduğu 55 kişilik bir infaz listesi bulunduğunu kaydetti. Dışişleri Bakanı Heiko Maas'a seslenen Überall, Türk Büyükelçi'nin Dışişleri Bakanlığı'na çağrılması gerektiğini belirterek "Heiko Maas'ın Türk Büyükelçi'ye bu noktada sınırın aşıldığını, Türkiye'deki baskıcı rejimden buraya sığınan gazetecilere yönelik tehdit ve şiddetin kabul edilemeyecek suç unsurları oluşturduğunu çok net bir şekilde söylemesi lazım" diye konuştu.

55 kişilik infaz listesinde iki isimle ilgili polisin harekete geçtiğini belirten Überall, söz konusu gazetecilere yönelik polisin koruma önlemlerini memnuniyetle karşıladıklarını ancak bunun yeterli olmadığını söyledi.

ERK ACARER'E SALDIRI

DJV Başkanı, Artı TV programcısı gazeteci Erk Acarer'in evi önünde saldırıya uğramasını hatırlatarak "Hükümete eleştirel yaklaşan gazetecilerin Türkiye'de gazetecilik mesleğini artık icra edemiyor olması yeterince kötü. Sığındıkları Almanya'da hâlâ korku içinde yaşamak zorunda kalmaları ise hiçbir şekilde kabul edilemez" diye konuştu.

ALMAN POLİSİ, 'İNFAZ LİSTESİ'NE İLİŞKİN CELAL BAŞLANGIÇ'I DA UYARMIŞTI

 
16 Temmuz Cuma günü, iki Kriminal Alman polisi, Artı Gerçek ve Artı TV Genel Yayın Yönetmeni Celal Başlangıç’ın Köln’de yaşadığı eve giderek can güvenliğinin tehlikede olduğu konusunda kendisini uyarmıştı. Polisler ‘infaz listesi’nin varlığını doğrulamıştı.

Başlangıç, süreci şöyle anlatmıştı: 

“21 kişilik yayınlanan listedeki isimleri biliyorduk. Sonra 43 kişilik bir liste daha olduğu konusunda bir bilgi yayılmıştı ama bu listede yer alan isimler kimler bilinmiyordu. Evime gelen Alman polisleri bir üçüncü listeden bahsederek, yurt dışında yaşayan Erdoğan karşıtlarından oluşan 55 kişilik bir liste olduğunu ve adımın bu listede yer aldığını söyledi. Polislerin söylediklerinden ortada konuya ilişkin yürütülen bir soruşturma olduğunu anladık. Davayla ilgilenen bir polis ve bir dava dosyası var. Avukatımız bu konu ile ilgileniyor ve bilgi almaya çalışıyor. Alman polisinin ciddiye aldığı bir dosya gibi görünüyor.

AKP artık yarattığı illüzyonla iktidarı elinde tutmayı başaramıyor, artık halka anlatacağı herhangi bir başarı hikâyesi de kalmadı. Medyayı tamamen elinde tutarak ve ele geçirerek bir illüzyon yaratmaya çalışıyor. Bu illüzyonla iktidarlarını devam ettirmek istiyorlar. Muhalif medya, yaptığı yayınlarla bu illüzyonu bozuyor. Bu yolda iktidarda kalabilmesi için yurt içinde yurt dışında muhalif olan herkese saldırıyorlar. Ancak bu saldırının sadece Erdoğan’dan gelebileceğini düşünmek bir yanılsama olur, ittifaklarından da gelebilir bu saldırılar.”

Güçlü adam'ın Erdoğan yönetimi aşınmaya başladı !

 Türkiye'nin her şeye gücü yeten cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem kötü yargıyı hem de siyasi kırılganlığı ortaya çıkaran bir U dönüşüne zorlandı.

İstanbul'un prestijli Boğaziçi Üniversitesi'nin rektörü olarak Ocak ayında uyguladığı parti hack'i Melih Bulu'yu görevden aldı. Erdoğan'ın geri pedalı, üniversitenin kampüsünde altı ay süren protestoları takip etti ve 2013 ortalarında Türkiye'nin kentsel ve kıyı kesimlerini kasıp kavuran sivil ayaklanmadan bu yana ülke genelinde en uzun süreli kitle hareketinde yankılandı.


O zamandan beri Erdoğan, Türkiye'nin parlamenter sistemini Rusya tarzı bir cumhurbaşkanlığı ile değiştirerek ve yargı, akademi ve medya gibi kurumları yerleştirme görevlileriyle doldurarak kararlı bir şekilde tek adam yönetimine doğru ilerledi. Üstelik, beş yıl önceki darbe girişiminden bu yana, 100.000'den fazla insanı işten atmak ve neredeyse istediği zaman gözaltına almak için acil durum yetkilerini kullandı.


Yine de, Türk nüfusunun yarısının, kendi kişisel ve siyasi alanlarına müdahalesine ve neo-İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) ve onun aşırı sağcı Milliyetçi Hareketi'nin ulusal-popülist karışımına karşı çıkan yarısını hâlâ ezmeyi başaramadı. Parti (MHP) müttefikleri.


Bulu'nun atanması, 19. yüzyılda Amerikalı protestan misyonerler tarafından kurulan Türkiye'nin en üst düzey ve kararlı laik üniversitesi olan Boğaziçi'nin akademisyenleri ve mezunları tarafından özel bir hakaret olarak karşılandı.


Erdoğan, yirmi yılda üniversite sayısını üçe katlayarak yüksek öğretime erişimi genişletti, ancak nitelik değil nicelik sağladı. Kendi rektörlerini seçmeye alışmış olan Boğaziçi, akademik sıradanlığı kabul etmeyi reddetti, intihalle suçlandı ve 2015'te AKP'ye aday bile seçilemedi.


Bulu'ya karşı ve akademik özgürlük için hareket, destekçileri Erdoğan'ın güçlü içişleri bakanı Süleyman Soylu tarafından “terörist” ve “LGBT sapkınları” olarak iftira edilmesine rağmen vazgeçmeyi reddetti.


Bu volta yüzü bir zafer ilan etmek için çok erken. Örneğin, Erdoğan geçen Kasım ayında şımarık damadı Berat Albayrak'ı maliye bakanı olarak görevden aldığında muhalefet çok fazla uğuldamıştı. Ancak o zamandan beri Türkiye'nin solmakta olan ekonomisinin daha ortodoks ve yetkin yöneticilerini bir kenara attı.


Erdoğan'ın bile yetersiz gördüğü Bulu'yu boşaltmak, cumhurbaşkanını diğer cephelerde intikam almaya yöneltecek taktiksel bir geri çekilmeden başka bir şey olmayabilir. Erdoğan gibi siyasi bir sokak dövüşçüsü eğilip ördüğü zaman, karşı hamleye dikkat etmelidir.


Yine de bu çok genel zayıf yargı örneği, daha geniş bir güvenlik açığının parçasıdır. Bir düzineden fazla seçim yarışından zaferle ayrılan modern zamanların en başarılı iktidar partilerinden biri olan AKP'nin içi boşaltıldı. Erdoğan, kendisine duymak istediklerini söyleyen bir neo-sultan dalkavuğu mahkemesini tercih ederek eski yoldaşlarını ve kurucu ortaklarını tasfiye etti.

Sunday, July 25, 2021

Eski eserlerin yağmalanması: devam eden bir kriz


Batılı müzeler, haklı olarak, sömürge zamanlarında yağmalanan sanat ve eserleri iade etmek için artan bir baskıyla karşı karşıya. Bununla birlikte, eser hırsızlığı sadece geçmişin utanç verici bir parçası değil, aynı zamanda şu anda dünya çapında düzinelerce yerde meydana gelen devam eden bir sorundur.


Siyasi istikrarsızlık, yağmacılar ve hırsızlar için her zaman fırsatlar yarattı, ancak ayıplanan uygulama, Arap Baharı'nı takip eden kaos sırasında özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da gelişti. Son on yılda, Suriye, Libya, Irak, Tunus ve Mısır gibi ülkelerde, müzelerden ve arkeolojik alanlardan çıkarılan ve yurtdışına satılan, genellikle Avrupa pazarına giden, yağmalanan değerli eşyalarla birlikte, eser kaçakçılığında “altına hücum” yaşandı.


Libya'da Devam Eden Yağma


Irak ve Suriye, yağmalanan eserlerin uluslararası trafiğini çevreleyen medyanın ilgisinin çoğunu alırken, Libya da Muammer Kaddafi'nin 2011'de devrilmesinin ardından herkes için serbest bir kaçakçı haline geldi. İlk kaos sırasında müzelerden sadece ünlü “Bingazi Hazinesi” de dahil olmak üzere yüzlerce paha biçilmez eser yağmalanmakla kalmadı, aynı zamanda takip eden iç savaş da “eski eser avcılarına” antik kalıntıları ve diğer arkeolojik alanları arama ve tarihin en önemli eserlerini çalma fırsatı verdi. antik çağlardan beri gömülü koydular. Tahminler, 2011'den bu yana ülke dışına kaçırılan eser sayısını 8000 civarında gösteriyor.


Bu yılın Mayıs ayında, Libya'daki Cyrene harabelerinden 2012 yılında yasadışı bir şekilde çıkarılan, son derece nadir bir Yunan dönemi heykeli, Heathrow Havalimanı'nda İngiliz gümrük görevlileri tarafından kurtarıldı. Son on yılda Avrupa müzayede evlerinde ortaya çıktıktan sonra bu tür düzinelerce değerli eşyaya yetkililer tarafından el konulmuş olsa da, uzmanlar bunların toplam yağmalanan hazinelerin sadece küçük bir bölümünü temsil ettiğinden ve birçoğunun sonsuza kadar kaybolmuş olabileceğinden korkuyor.


Bu Türk birliklerinin ve paralı askerlerinin Libya'daki varlığının devam etmesi, Aralık ayında yapılacak adil ve özgür seçimlerin şansı konusunda da şüphe uyandırıyor. Seçimler zamanında yapılmazsa, bu, yağmacıların ve kaçakçıların lehine olan mevcut durumun yakın zamanda sona ermeyeceği anlamına gelir. Türkiye'nin birliklerini Libya'dan çekmeyi sürekli olarak reddetmesi, yalnızca değerli eserlerin cezasız bir şekilde yağmalanmaya devam edeceği anlamına gelir. Tek fark, büyük olasılıkla Londra'ya değil, Ankara ve İstanbul'a kaçırılacak olmalarıdır. 

Belgeler, kötü şöhretli Türk büyükelçilerinin Güney Afrika'da Erdoğan'ı eleştirenlere casusluk yaptığını gösteriyor

 Türk diplomatların Güney Afrika'daki hükümet muhaliflerine karşı casusluk ve profil çıkarma faaliyetleri hakkında yeni belgeler elde edildi.


Savcı Adem Akıncı'nın 18 Aralık 2018 tarihli kararına göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Güney Afrika'daki Türk Büyükelçiliği tarafından gönderilen casusluk dosyalarında yer alan 16 Türk vatandaşı hakkında soruşturma (dosya no.2018/28130) başlattı. haksızlığın somut kanıtı. Akıncı tarafından 'terör örgütü üyeliği' ile suçlandılar.


18 Aralık 2018 tarihli adli belge, eleştirmenler hakkında casusluk yapıldığını ortaya koyuyor. (Türk vatandaşlarının adresleri ve isimleri güvenlik nedeniyle yeniden düzenlenmiştir).



Saturday, July 24, 2021

13 milyar bütçesi olan Diyanet ödeneğinin artırılmasını istedi

 2021 için 13 milyar lira bütçe ayrılan Diyanet ödeneğinin artırılmasını talep ederek, büyük kentlerdeki site tarzı yapıların etrafında Kuran kursu açılması gerektiğini savundu.


Diyanet İşleri Başkanlığı, din görevlilerinin halka tam olarak ulaşamadığını öne sürerek bu konuda yeni önlemler alınmasını istedi. Özellikle büyük kentlerdeki site tarzı yapıların etrafında Kuran kursu açılması gerektiği savunuldu.


 2021 için 13 milyar lira bütçe ayrılan Diyanet, "Kurum bütçesinin her yıl yaklaşık yüzde 96-97'si personel giderlerinden oluşmakta, yüzde 3-4'ü ile hizmetler icra edilmektedir. Yurt içi ve yurt dışında geniş bir coğrafyada yasal görevlerimizi tam anlamıyla ifa edebilmemiz için, personel gideri dışındaki cari giderler ve yatırım ödeneğinin artırılması gerekmektedir" dedi.

Raporda, mezra gibi nüfusun çok az olduğu yerlere de din görevlisi görevlendirilmesi istendi. Konuyla ilgili "Köy ve mezralarda da din görevlisi bulunması zorunludur. Zira ezan okunması, namaz kılınması, Kuran okunması, düğün, sünnet, cenaze gibi durumlarda din hizmetleri halkın temel ihtiyaç mesabesinde talep ettiği bir hizmet olduğu için burada maliyet hesabı yapılmamaktadır" denildi.

Ayrıca söz konusu raporda hastane, hapishane, öğrenci yurtları, yaşlı, kadın ve çocuk sığınma evlerindeki Diyanet personelinin de artırılması gerektiği savunuldu.

BM Güvenlik Konseyi, Türkiye'nin Kıbrıs'ta iki devlet açıklaması ve Maraş'ın açılması kararını kınadı

 Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Cuma günü Türkiye ve Kıbrıslı Türkleri Kapalı Maraş bölgesinde bir bölümün daha açılması kararını görüşmek üzere bir araya geldi.

BMGK'nın 15 üyesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Temmuz'da yaptığı Kıbrıs'ta iki devlet ve "Maraş bölgesinin yüzde 3,5'u kadar bir bölgenin de açılacağı" açıklamasını kınadı.

Türkiye ve 1983'te tek taraflı ilan edilen, sadece Türkiye'nin meşru kabul ettiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), artık Ada'da federasyon temelli çözüm çabasından vazgeçtiklerini, "iki devletli çözüm" için çabalayacaklarını ifade ediyor.

BMGK, kınama mesajında Kıbrıs'ta "iki toplumlu, iki bölgeli ve politik eşitliğe dayalı bir federasyon temelinde adil bir çözüm çağrısı" da yaptı.

Açıklamada, "Güvenlik Konseyi, Kıbrıs'ta Türk ve Kıbrıslı Türk liderlerin yaptığı açıklamaları kınar. Güvenlik Konseyi, eski kararlarını ve açıklamalarını ihlâl eder nitelikteki tek taraflı adımlarla ilgili derin endişe duymaktadır" ifadeleri yer alıyor.

Üzerinde uzlaşılan açıklamada, bu konuda atılan yapılan tüm faaliyetlerin durdurulması ve Maraş bölgesinde Ekim 2020'den bu yana atılan adımların geri çekilmesi çağrısı da yapılıyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Türkiye'nin 1974'teki askeri müdahalesi sonrası KKTC'nin ilan edilmesi üzerine, 11 Mayıs 1984'te aldığı 550 numaralı kararda "Güvenlik Konseyi, Maraş'ın herhangi bir bölümüne kendi sakini dışındaki insanların yerleştirilmesi çabalarını kabul edilmez olarak niteler ve bu bölgenin BM yönetimine devredilmesi çağrısında bulunur" ifadelerine yer veriyor.

BMGK'nın açıklamasında "konsey kararlarının uygulanması, Maraş'ın BM yönetimine verilmesi" çağrısı da yapılıyor.

Dışişleri Bakanlığı: Açıklamayı reddediyoruz

AFP'ye konuşan diplomatlara göre kınama kararı Çarşamba günü açıklanacaktı. Ancak Erdoğan'a yönelik dilin sertleştirilmesi konusundaki talepler üzerine tartışma iki gün boyunca sürdü. Bu sebeple, bir lidere BMGK'nın 15 üyesinin birden onayıyla yapıldığı nadir görülen kınama açıklaması, Cuma gününe kaldı.

Tuesday, July 20, 2021

corona virüs tablosu: 50 can kaybı

 Türkiye'nin 19 Temmuz 2021 günlük corona virüs tablosu açıklandı.


Türkiye'de son 24 saatte 226 bin 513 Covid-19 testi yapıldı, 7 bin 667 kişinin testi pozitif çıktı, 50 kişi hayatını kaybetti.

Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre son 24 saatte 226 bin test yapıldı. 

Sosyal medya hesabından açıklama yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, vaka sayılarının artmasına dikkat çekerek bir uyarıda bulundu.

Bakan Koca, ''Vaka sayıları geçen haftaya kıyasla yaklaşık yüzde 30 oranında artış gösterdi. Bayram telaşı ve neşesi içinde tedbirleri hafife almayın. Kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak durun. Bayrama gölge düşürecek tedbirsizliklerde bulunmayın'' dedi.

Sunday, July 18, 2021

Yunanistan: Türkiye paralı askerler aracılığıyla diğer ülkeleri istikrarsızlaştırıyor

 Yunan açıklaması, Ankara'yı ihlallerini gizlemek için gerçeği çarpıtmakla suçladı.


Yunanistan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Alexandros Papayano, Türkiye'yi güçlerini ve paralı askerlerini bu ülkelerin topraklarında tutarak diğer ülkeleri "istikrarsızlaştırmakla" suçladı.

Yunanistan'ın meşru haklarını kullanması halinde Türkiye'nin Yunanistan'a savaş tehdidinde bulunduğunu açıklayan Erdoğan, bunun ulusal egemenliği ihlal ettiğini kaydetti.

Yunanistan: Türkiye birçok ülkede kalıcı bir askeri varlık istiyor

Türk müdahalesi Yunanistan: Türkiye birçok ülkede kalıcı bir askeri varlık istiyor
Türkiye, sürekli uluslararası hukuk ihlallerini gizlemek için gerçekleri çarpıtmaya ve bulanık bir imaj yaratmaya çalışıyor” dedi.

"Diğer ülkelerin topraklarını yasadışı olarak işgal ettiğini ve kendi topraklarında güç ve paralı askerler tutarak diğer ülkeleri istikrarsızlaştırdığını" söyledi.

Yunanistan'dan açıklama, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler daimi temsilcisinin kısa süre önce gönderdiği bir mesajla ilgili basının sorusuna yanıt olarak geldi.

Rize’ye 3 bakan 3 ayrı uçakla gitti

 Rize'de 6 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinin yaşandığı bölgeye Bakanlar Süleyman Soylu, Murat Kurum ve Adil Karaismailoğlu üç ayrı uçakla gelmesi eleştirildi.



Rize meydana gelen sel felaketi bölgesine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla giden üç bakanın üç ayrı uçakla Trabzon havalimanı gelmesi eleştiri konusu oldu.

Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla kamuda tasarruf genelgesi yayınlanmıştı. Genelgeye göre israfın önüne geçilecek ve kamu kaynaklarının etkin kullanımı sağlanacaktı.

Rize’de yaşanan sel felaketi sonrası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu bölgeye geldi. Her üç bakan da Ankara’dan kalkan üç ayrı jetle Rize Havalimanı’na iniş yaptı. Bakanları Rize’ye taşıyan üç jet havlimanında yan yana park halinde bekliyor. Aynı ilden hareket eden 3 bakanın neden üç ayrı jetle Rize’ye geldiğini merak konusu oldu.

Saturday, July 17, 2021

Erdoğan yeni ittifakın sinyalini verdi!

İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, TBMM'de yaptığı basın açıklamasında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni bir ittifak için sinyal verdiğini söyledi.


İYİ Parti TBMM Başkanvekili Lütfü Türkkan, yaptığı basın açıklamasında AKP'ye karşı sert sözler kullandı.

Türkkan'ın açıklamalarından önemli başlıklar şöyle;

Meclis gece yarılarına kadar çalışıyor çok hayra işler yapıldığını söyleyemeyeceğim. Anayasa'ya aykırılığı konusunda hiç şüphe götürmeyen, kanun yapma tekniği açısından İç Tüzük ‘ün âdeta içinden geçen bir kanun teklifini görüşmeye devam ediyoruz.

İktidar partisi OHAL’i niye uzatmak istiyor? Terörle mücadele etmek için.  Terör var ya diyor. Terör dediğiniz FETÖ, PKK. O yüzden biz OHAL'i uzatmak istiyoruz. diyor İktidar sözcüleri.


Türkiye'nin Kolombiya Büyükelçiliği tarafından profili çizilen Erdoğan'ı eleştiren belge ortaya çıktı

 

Elde edilen adli belgeler, Bogota'daki Türkiye Büyükelçiliği tarafından profili çıkarılan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirenlerin bir Türk savcı tarafından uydurma suçlamalarla terör soruşturmasına dahil edildiğini ortaya çıkardı.


Adli belgeler, Türk Büyükelçiliğinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştiren bir grup olan Gülen/Hizmet hareketi ile bağlantılı olduğuna inanılan Türk vatandaşları hakkında bilgi topladığını ve Kolombiya'da yaşayan Türk eğitimcilerin, yerel dernek temsilcilerinin ve işadamlarının profilinin Türkler tarafından belirlendiğini gösteriyor. diplomatlar. Ankara'da dışişleri bakanlığına bildirilen bilgiler daha sonra bir Türk savcı tarafından terör suçlamasıyla ilgili bir suç duyurusunda kullanıldı.


21 Aralık 2018 tarihli adli belgeler, Türk diplomatik misyonlarının Kolombiya'daki eleştirileri gözetlediğini ortaya koyuyor. (Türk vatandaşlarının adresleri ve isimleri güvenlik nedeniyle yeniden düzenlenmiştir).

Thursday, July 15, 2021

Haziran’da 173 işçi cinayeti

İSİG Meclisi, Haziran’da 173, yılın ilk 6 ayında ise en az bin 155 işçinin hayatını kaybettiğini açıkladı. 


İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Haziran ayı iş cinayetleri raporunu yayınladı. Rapora göre, Haziran’da 173 işçi yaşamını yitirdi.

Raporda, yaşamını yitiren 173 kişiden 137’sinin ücretli, 36’sının ise kendi nam ve hesabına çalışan kişiler olduğuna yer verildi. İş cinayetlerinde ölenlerin 9’unun kadın, 164’ünün erkek işçiden oluştuğuna vurgu yapılan raporda, kadın işçi cinayetlerinin tarım, ticaret, eğitim, büro ve sağlık iş kollarında gerçekleştiğine değinildi. Raporda, Haziran’da 7 mülteci işçinin hayatını kaybettiği, bunlardan 5’inin Suriyeli, 2’sinin Afgan olduğu paylaşıldı. 

6 çocuk da

 6 çocuğun çalışırken yaşamını yitirdiğine yer verilen raporda, şu bilgiler paylaşıldı: “14 yaşındaki Mustafa İletmiş ve 12 yaşındaki Mehmet Ali Kırcılı, Osmaniye’de çobanlık yaparken serinlemek için girdikleri gölette boğulmaları sonucu; 15 yaşındaki Salih Güneş, Eskişehir’de mevsimlik tarım işçisi olarak çalışırken yıldırım düşmesi sonucu; 17 yaşındaki Suriyeli çoban Maher Fovaz El Halaf, Urfa’da elini yıkamak isterken su kanalına düşmesi sonucu; 17 yaşındaki mevsimlik tarım işçisi Gülhan Çizik Denizli’de tarla yolunda motosikletlerine otomobil çarpması sonucu; 17 yaşındaki Berzan Özgün, Mardin’de çalıştığı inşaatın 4. katından düşmesi sonucu hayatını kaybetti.” 

11 intihar

 En fazla ölüm nedeninin “yüksekten düşme” olduğunun belirtildiği raporda, “6 ticaret/büro/eğitim, dört sağlık, iki güvenlik, bir kimya, bir basın ve bir belediye emekçisi Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. İnşaatlardaki iş cinayetlerinin 25’i yüksekten düşme nedenli. Haziran’da en az 11 emekçi ‘borç ve işsizlik’ nedenleriyle intihar ederek hayatına son verdi” denildi

Türk İşgalcinin Sularını Kesmeye Devam Ettiklerinden Dolayı Haseke Halkının Acısı Gittikçe Derinleşiyor...

Haseka'da Su Temin Etmek İçin Devlet Çabaları Devam Ediyor !

Türk işgali ve çetelerinin işgal ettikleri Rasul Ayn’daki Alluk istasyonudan suyu kestiklerinden dolayı Haseke şehrinde yüz binlerce sivilin hayatı bunaltıcı bir su krizi durumunda tehdit altındadır. İçme suyunun temini her aile reisini endişelendiren temel kaygı ve endişe haline geldi.

Türk işgalcinin Alluk istasyonundan içme suyunu kesmeye devam ettiği hakkında açıklamda bulunan Haseke Su Müdürü Mühendis Mahmud İkle, “Türk işgalci pompalamayı durdurmaya devam ettikçe su krizi devam ediyor” dedi.

İkle, “Halihazırda tüm yerel yönetimler ve yardım kuruluşlarıyla işbirliği içinde acil çözüm olarak şehir halkının içme suyunun tankerlerle sağlanmasının takibini yapıyoruz” diye sözlerine ekledi.


Wednesday, July 14, 2021

Meral Akşener'den Erdoğan'a: Halkın iradesinin üzerinde bir güç yoktur

 Türkiye İyi Parti Genel Başkanı ve eski İçişleri Bakanı Meral Akşener, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidarı devretmeme çabalarını ve görevde kalma ısrarını kınayarak, "Yetki devredilmedi. bitti ama aktarılır.. insanlar sinyal verince mesele biter. Halkın gücünden daha büyük bir güç yoktur.”


İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. 

Son günlerde Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayına ilişkin tartışmalara dair konuşan Akşener, "Sayın Erdoğan ve şürekası da, iktidar medyası da bir şeyi çok merak ediyor. O merakla yatıp, o merakla kalkıyorlar. Her yerde aynı soruyu soruyorlar. İYİ Parti'nin, Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak diyorlar. Buradan kendilerine açık ve net cevap vermek istiyorum." diyerek şunu söyledi:

"Rahat olun ağalar, stres yapmayın kendinizi de çok yıpratmayın yaşlı başlı adamlarsınız. Siz hiç merak etmeyin bizim cumhurbaşkanı adayımız Türkiye Cumhuriyeti'nin 13. Cumhurbaşkanı olacak. Kesin bilgi yayalım. "

Akşener'in satırbaşları şöyle: 

Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta tütün üreticilerini zora sokan bir düzenleme ile ilgili görüşlerimizi paylaşmış ve iktidarı uyarmıştık. Bu düzenlemeyi erteleyin, hazırlık yapacak zaman verin demiştim. Yasanın yürürlülüğü 6 ay ertelendi ama bu atılan adıma rağmen yasağı protesto eden üreticilerimizden 16'sı gözaltına alındı. Bu vatandaşlarımızdan 10'u ise tutuklandı. İktidar yanlışı görüyor, yasağı erteliyor bu durumda o üretici kardeşlerimiz bir yanlışı protesto etmiş oluyor. Barışçıl bir şekilde kullanmış oluyor. Buna rağmen bu insanlar cezaevine gönderiliyor. Devlet yönetmenin bir ciddiyeti olur. Böyle şirazesinden çıkmış bir yönetim anlayışı olabilir. Sayın Erdoğan'a çağrımdır, bu yanlışı derhal düzeltin. 

15 Temmuz'un yıl dönümü 

Yarın, 15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasının 5'inci yıl dönümü. Milletimiz meşrutiyetten bu yana tercihini demokrasiden ve milli iradeden yana kullanmıştır. Darbecilere en ağır siyasi bedelleri ödetmiştir. Bu millet, 15 Temmuz'da gösterdiği destansı duruşla, demokrasi yoluna nasıl baş koyduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu vesile ile 15 Temmuz şehitlerimizi bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum.

Bizler önce iktidarın 15 Temmuz felaketinden ders alacağını umduk maalesef bu umudumuz boşa çıktı. 'Kandırıldık' deyip ellerini yıkayıp çekip gittiler. Ders almadıkları gibi 'FETÖ'nün siyasi ayağını araştıralım' önerilerini reddettiler.

FETÖ’cüler bu listeyi paylaşıyor: İnfaz listesindeki 21 isim

 Jitemkurt isimli hesabın paylaştığı "ölüm listesini" FETÖ'cü haber sitelerinin haberleştirmesi dikkat çekti. 


Jitemkurt isimli Instagram hesabından 21 kişilik "ölüm listesi" yayımlandı. Listede gazeteciler Can Dündar ve Erk Acarer'in yanı sıra firari FETÖ'cüler yer aldı. 


FETÖ'cü haber siteleri ve FETÖ'cü sosyal medya hesapları bu listeyi paylaştı. 


Jitemkurt adlı hesaptan yapılan paylaşımda Can Dündar direkt olarak hedef alınarak şu ifadeler kullanıldı: 


Can Dündar haini etrafında diğer hainlerini toplamış Türkiye düşmanlarının karşısında mağduru oynayan bir kukla. Hainliğine Avrupa'da devam ediyor. Türkiye'yi kötüleyip aşağılayarak hükümeti devirmek için gavurdan destek dileniyor. Devireceğiz ve Türkiye'ye döneceğim umuduyla zombi hayatı sürdürüyor. 


Neyse diyeceğim o ki, ulan kanı bozuk, bir kere kıl payı kurtuldun , hadi diyelim hükümeti yıktınız ve sen buraya geldin. Ulan onun bunun maşası biz seni yaşatır mıyız. Kim alabilir seni elimizden. Ki zaten aşağıdaki ölüm kararı alınmışlar listesinin başındasın, biz seni olduğun yerde gebertmenin yolunu ararken sen buraya geleceksin öyle mi. Gel de gülme. Sen ve şu alttaki listelenenler gavurun çanağına eğilmişken arkanıza dikkat edin. 


Avrupa'da yaşayan 21 kişi için infaz listesi:

Can Dündar, Kemal Aktaş, Ferhat Tunç, Ahmet Nesin, Tarık Toros, Cevheri Güven, Arzu Yıldız, Osman Baydemr, Erk Acarer, Gökhan Yavuzel, Roni Aydın Dere, Adem Karaçoban, Abdullah Demirbaş, Günay Aslan, Celal Başlangıç, Fehim Işık, Erdal Er, Fuat Kav, Ferda Çetin, Faysal Sarıyıldız 


HESAP KALDIRILDI !!


Yapılan paylaşımın ardından hesabın kaldırılması dikkat çekti.

Tuesday, July 13, 2021

"Kayıp silah sayısı 15 Temmuz sonrası 7,5 kat arttı"

 Türkiye'de son birkaç gündür 'kayıp silahlar' tartışması yaşanıyor. Emniyet ve jandarmanın envanterinde kayıtlı olmasına rağmen ortada olmayan 100 binden fazla silahın nerede olduğu sorgulanıyor.  


'Kayıp silahlarkonusu, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in 15 Temmuz sonrası istanbul da silah dağıtıldığına yönelik iddiaları sonrası yeniden gündeme geldi.


"Kayıp silah sayısı 15 Temmuz sonrası 7,5 kat arttı"

Peker'in iddiaları sonrası Twitter hesabından konuyla ilgili paylaşım yapan CHP eski milletvekili Mehmet Tüm, Türkiye'de 2014'te 14 bin silah kayıpken, bu sayının 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tam 7,5 kat arttığını ve 107 bine ulaştığını söyledi.

Tüm, "Bu korkunç artış, dünyanın neresine giderseniz gidin, acilen soruşturulması gereken bir konudur. Peki bizde bu konu araştırıldı mı? Hayır!" ifadelerini kullandı.


1) Sedat Peker'in 15 Temmuz 'da birtakım sivil milislere dağıtılan silahlarla ilgili açıklamasını yabana atmayın. Ben, bu konuyu milletvekili olduğum dönemde defalarca gündeme getirdim, araştırdım, tüm resmi mercilere başvurdum.

2) Türkiye'de 2014'te 14 bin silah kayıpken, bu sayı 15 Temmuz darbe  girişiminin ardından tam 7,5 kat artmış ve 107 bine ulaşmıştır. Bu korkunç artış, dünyanın neresine giderseniz gidin, acilen soruşturulması gereken bir konudur. Peki bizde bu konu araştırıldı mı: Hayır!

3) İçişleri Bakanlığına defalarca sormama rağmen, üstü kapalı ve geçiştirici yanıtlar verildi. 15 Temmuz'da dağıtıllan bu silahlarla ne yazık ki onlarca cinayet işlendi. Sedat Peker'in anlattıklarına bakınca o gün dile getirdiğimiz iddiaların doğruluğu da teyit edilmiş oluyor

4) Burada muhalefete büyük görev düşüyor. En başta bu kayıp silahların akibeti araştırılmalı, acilen Meclis'te bir komisyon kurulmalı ve Cumhuriyet savcıları harekete geçmelidir. Silahlanmaya karşı toplumsal farkındalık da artırılmalı ve bu yönde çalışmalar yapılmalıdır

5) Bu konuyu araştırmaya devam edeceğiz. Sedat Peker'in bu iddiaları araştırılmazsa gelecek açısından çok büyük felaketler yaşanabilir. 




"6'lı masa İmamoğlu'nun adını açıklayacak!" Hapis cezasından sonra çok konuşulacak iddia

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis kararı siyaseti hareketlendirdi. İmamoğlu'nun Saraçhane'de ...